“Benim şu anda çalıştığım üniversitenin iki hastanesi var, bir tanesi özel hastane olarak geçiyor ve burada çok yüksek profillere belki de Amerika’nın en yüksek profiline sahip hastalar yatıyor. Bir kilometre ötede yer alan diğer hastanede ise sağlığa erişimi kısıtlı, daha düşük gelire sahip insanlar tedavi görüyor”
Amerika, Güney Kaliforniya Üniversitesinde görev yapan Dünya Yoğun Bakım Derneği (World Federation of Intensive and Critical Care (WFICC) Önceki Başkanı Prof. Dr. Gene Sung, Türk Yoğun Bakım Uzmanları Derneği (TÜYUD) tarafından 26 – 30 Ağustos 2023 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleştirilen 16. Dünya Yoğun Bakım Kongresine ilişkin yaptığı değerlendirmelerde şunları kaydetti:
“Ben nöroloji alanında çalışıyorum, aynı zamanda nöro-yoğun bakım alanında görev yapıyorum. Uzmanlığımın kapsamı inme, nöbet, kardiyovasküler olaylardan sonra gelişen hastaların genel tedavisi ve bu hastaların sonraki hayatlarında rehabilitasyonunun takip edilmesidir.
Kaynakların Eşit Dağılımı
Dünya Yoğun Bakım Derneğinde görevli olduğum dört sene öncesine göre şu an her şey çok farklı çünkü o zamanlar covid pandemisi vardı. O zamanki çalışmalarımız daha çok covid üzerineydi. Ama covid sonrasında, kaynakların dünya genelinde eşit dağıtılması üzerine rol üstlendim.
“En çok önemsediğimiz konulardan biri eğitim. Eğitim olanaklarına yeterince erişemeyen gelişmemiş ülkelerde nasıl hareket etmemiz gerekiyor; acaba doktorlarımızı mı oraya yönlendirmeliyiz yoksa oradaki doktorları ve sağlık çalışanlarını mı gelişmiş ülkelerde eğitmeliyiz?”
Eğitimin Ulaşılabilirliği
En çok önemsediğimiz konulardan biri eğitim. Burada aslında araştırdığımız konu şu: Eğitim olanaklarına yeterince erişemeyen gelişmemiş ülkelerde nasıl hareket etmemiz gerekiyor; acaba doktorlarımızı mı oraya yönlendirmeliyiz yoksa oradaki doktorları ve sağlık çalışanlarını mı gelişmiş ülkelerde eğitmeliyiz? Bunu araştırdık. Aslında pandemide karşılaştığımız sorunlardan biri de buna benzer bir örnekti; gelişmiş ülkeler pek çok tıbbi cihazı gelişmemiş ülkelere destek olarak yolladılar ama oradaki sağlık çalışanlarının bu cihazları kullanmada yeterli becerisi yoktu. Biz de bu konuda araştırmalar yaptık ve bunları nasıl iyileştirebileceğimizi planlamaya çalıştık. Hedefimiz, sağlık çalışanlarının eğitimlerini sağlayıp insanlara daha efektif bir yoğun bakım desteği sağlamaktır. Sadece Afrika, Doğu Asya ülkeleri değil Amerika’nın da bazı bölgelerinde sağlığa erişimin kısıtlı olduğu yerler mevcut.
Türkiyeli doktorlarla konuştuğumda, yoğun bakım anlamında çeşitli ihtiyaçları olduğunu gördüm fakat Türkiye’ye çok hakim değilim. Sadece kongrede gördüğüm kadarıyla fikrim var ve İstanbul gerçekten çok güzel bir şehir, çok canlı. Ama tabii ki Türkiye’nin çok çeşitli bölgeleri var. Bazı bölgelerde imkanlar daha yüksek olabiliyor. Depremden sonra Türkiye çok büyük fazla zorlukla karşılaştı ve imkanları çok geniş olan ülkeler bile böyle bir felaketle baş etmekte zorlanabilirler.”
Derneğimizin yeni başkanı Dr. Jorge Hidalgo, kendisi Güney Amerika’dan geliyor, imkanları kısıtlı ülkelerde ne gibi zorluklarla karşılaşıldığı konusuna son derece hakim olduğuna inanıyoruz.
Ekonomik Gelirinize Göre Hastane
Benim şu anda çalıştığım üniversitenin iki hastanesi var, bir tanesi özel hastane olarak geçiyor ve burada çok yüksek profillere belki de Amerika’nın en yüksek profiline sahip hastalar yatıyor. Bir kilometre ötede yer alan diğer hastanede ise sağlığa erişimi kısıtlı, daha düşük gelire sahip insanlar tedavi görüyor. Ama iki hastanemizde de aynı doktorlarımız çalışıyor ve aynı tedavi imkanlarını sağlamaya çalışıyoruz. Bu iki hastanenin hasta profilleri farklı olduğu için bizler de farklı zorluklarla karşılaşıyoruz.
Beyin Ölümü Projesi
Kongrede sunum yaptığım konular arasında Beyin Ölümü Projesi de yer alıyor. Sağlık otoritelerinin tam belirleyemediği konulardan biri de beyin ölümü. Bir hasta ne olduğu zaman ölmüş kabul edilebilir, hangi fonksiyonları gerçekleştiremediğinde, hastanın beyni ölmüş diyebiliriz… Biz aslında bir adım geriye çekilip kriterleri belirleyip çeşitli tanımlamalar yapıp ona göre tedavi sürecimizi planlayabiliriz. Ben hastanede öğrencilerime ders anlatırken ‘neredeyse ölü’, ‘ölü gibi’ ya da ‘belki ölse daha iyi olur’ gibi tanımlamalarla hastaları ifade ediyorum fakat bunları tıbbi olarak sınıflandırmak istiyoruz. Doktorlar olarak bizler çizginin aslında iki tarafına karar vermeye çalışıyoruz. Kimler canlı?
Eskiden kalbi atmıyorsa, nefes almıyorsa o hastaya ölü diyorduk ama şimdi yoğun bakımda ilerledikçe kalbi, akciğerleri destekleyebiliyoruz. Ama bazı durumlarda hastanın beynindeki kanlanma az olduğu için geri dönülemez bir beyin ölümü gerçekleşiyor. Bu durum altında beyin tamamen fonksiyonlarını kaybetmiş oluyor ve hasta hayata dönemiyor. İşte bu duruma beyin ölümü diyoruz. Hedefimiz bu ayrımı yapabilmek ve yıllar içerisinde bunu testlerle belirleyebilmek, ölümle yaşam arasındaki sınırı çizebilmek… Bütün projemiz budur.
Dünya Beyin Ölümü Projesi kapsamında, dünyanın sayılamayacak kadar çok ülkesinden doktor bir çalışma yaptı, görüşlerini değerlendirdik ve bu kılavuzumuz 2020 yılında yayımlanmıştı. Amacımız bu konuda bütün dünyada farkındalık yaratmak, insanları eğitmekti ama covid meydana geldi. Şimdi daha çok bu konu üzerine düşünebiliyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
“Covid pandesiminde gördük ki yoğun bakım sadece gelişmiş cihazlardan oluşan, hastayı hayata döndüren bir branş olmaktan ziyade aslında doktorlar ve hemşirelerin bir ekip olarak beraber çalıştığı ve hastanın iyilik halini hedeflediği bir branş”
Yoğun Bakım Sadece Gelişmiş Cihazlardan İbaret Değil
Dünyanın pek çok bölgesi zor koşullar altında yaşıyor ve yeterli imkanlar sahip değil…Bu konuda kendimizi geliştirmemiz gerektiğini gördük. Covidde gördük ki yoğun bakım sadece gelişmiş cihazlardan oluşan, hastayı hayata döndüren bir branş olmaktan ziyade aslında doktorlar ve hemşirelerin bir ekip olarak beraber çalıştığı ve hastanın iyilik halini hedeflediği bir branş.
Covid sonrasında gördük ki dünyanın pek çok yerinde, hastalara sadece oksijeni bile ulaştırmak zor oluyor. Yani biz Dünya Yoğun Bakım Derneği olarak hedefimiz kaynakları bütün ülkelere eşit bir şekilde dağıtmak ve global olarak eğitimi sağlayabilmektir.
Kendi Alanında Dünyanın En İyi Doktorları Bu Kongredeydi
Her ülkede yapılan kongrelerde çeşitli farklılıklar oluyor. Burada gördüğümüz konuşmacılar kendi alanında dünyanın en iyi doktorlarıydı. Aynı zamanda kongrenin organizasyonu böyle bir konferans için yeterliydi. Bunun yanında İstanbul gibi çok güzel bir şehriniz var ve bundan çok etkilendik, aynı zamanda da bu covid 19‘dan sonraki ilk kongreydi, pandemiden sonra pek çok şeyin değiştiğinin farkındayız.”