“Hastanın üzerinden elimizi çekmemiz lazım… Asistanın ilk dikişi hasta üzerinde atmaması lazım… Simülasyon üzerinde çalışmanın eğitim hayatımıza girmesi lazım”

“Asistan eğitim sistemi değiştirilmelidir. Nasıl ki ameliyatlarımız dinamikse, 5 yıl önce yaptığımız ameliyatı şimdi yapmıyorsak aynı şekilde 5 yıl önceki eğitimimizle şimdiki eğitim sistemimiz de aynı olmamalı” 

Prof. Dr. Kaya Yorgancı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı 

12 – 13 Ekim günlerinde Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezinde gerçekleştirilen Hacettepe Genel Cerrahi Konferansları 2018, cerrahi branşında görev yapan çok sayıda hekimi ağırladı. Konferansı gerçekleştiren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaya Yorgancı, klinikiletişim’e verdiği özel röportajda, Hacettepe’nin cerrahi eğitim geleneğini ve dünyada cerrahi eğitimin bugün geldiği noktayı anlattı.

“Neden cerrahi asistan eğitimi? Çünkü çok önemli bir konu olmasına rağmen Türkiye’de tartışılmıyor. Son 2 ulusal kongresine baktığımızda cerrahi eğitimle ilgili başlık yok!” diye konuşan Prof. Dr. Yorgancı şunları kaydetti:

“Ben 1991’de ihtisasa girdim ve 1997 yılında ihtisasımı aldım. O zaman nasıl eğitim aldı isem şimdi de benzer şekilde eğitmeye çalışıyorum. Yıllar için cerrahide çok şey değişti; laparoskopi yoktu o zamanlar… Laparoskopi denilen devasa bir cerrahi eğitim tekniği pratiğimize girdi; robotik cerrahi geldi, o zamanlar meme ameliyatları sonrası hasta 15 gün hastanede yatıyordu şimdi 2 gün yatıyor. Fıtık ameliyatının şekli değişti.

Jenerasyon da değişti; ben bu branşa girerken nöbet sıklığı, maaş durumu veya sosyal hayat gibi konulara bakmadan bu alana girdim. Şimdiki jenerasyon bunlara bakıyor. Bu değişime bizim ayak uydurmamız lazım. Onların bizim gibi olmasını beklememeliyiz. Şartları neyse ona uymamız lazım. Aksi takdirde çağ dışı kalırız. Bu nedenle cerrahi asistan eğitimini başlık olarak seçtik. 

Eğitimi Ameliyathaneden Çıkartmamız Lazım

Prof. Dr. Oscar Traynor’ın da sunumunda bahsettiği gibi bizim eğitimi ameliyathaneden çıkartmamız lazım. Traynor şöyle çarpıcı bir örnek verdi; biz genel cerrahiyi usta çırak ilişkisi olarak görüyoruz; Prof. Dr. Oscar Traynor’ın verdiği örnek şöyle: Uzaya ilk çıkan astronotları düşünün… İlk defa çıkıyorlar uzaya. Ama her şeyi mükemmel yapıyorlar. İlk kez ameliyat yapıyor asistan ve mükemmel yapıyor. Onların eğitimi nasıl, bizimki nasıl! Bizde usta-çırak durumu var. Deneme-yanılma. Astronot ilk çıkışını yapmadan önce defalarca pratik yapıyor. Cerrahlarımızı da böyle yetiştirsek daha iyi değil mi? Ameliyathane dışında simülasyon eğitimiyle yetiştirsek ve ilk ameliyatlarında ortaya mükemmel bir iş çıkartsalar!

Biz biliyoruz ki tecrübesiz cerrahların yaptığı ameliyatlarda komplikasyon daha fazla… Buna ek olarak hasta beklentileri de değişti.”

ABD’de 80 Saat Mesai Sınırı Var

Cerrahi eğitimin ABD’de önde gelen isimleri arasında yer alan ve konferans katılımcıları arasında yer alan Prof. Dr. J. Patrick O’leary’ın konuşmasını anımsatan Prof. Dr. Yorgancı, “Modern cerrahi eğitiminin ilk yıllarını düşündüğümüzde son derece katı kurallar sözkonusu; para yok, mesai saati yok, her zaman hastanedesiniz, süre yok, ‘ben ne zaman uzman olacağım’ belli değil, ‘olduğun zaman olacaksın’, sosyal güvenlik yok, aile yok… İlk cerrahide şartlar böyleydi. Ustan sana ‘sen oldun’ dediği zaman cerrah oluyordun. Bugün ABD’de 80 saat sınırı var, asistanları 80 saatten daha fazla çalıştıramıyorsunuz ki ABD’de buna az deniliyor. Avrupa’da 48 saat bu rakam. Bizde ortalama 120 saat” diye konuştu.

Cerrahide Yanlış Tedavi Affetmez

Prof. Dr. Yorgancı, dünyada ve Türkiye’de cerrahinin giderek daha az istenen bir branş olduğunu belirterek, “Bu çok önemli bir sorun. Neden istenmiyor? Çünkü stresli… Genel cerrahide yanlış tedavi affetmez, hastayı öldürebilir. O nedenle stresli bir branş. Eğitim süresi uzun. Gecesi gündüzü yok. Bunun maddi karşılığı da yok. Ben ne kadar maaş alıyorsam dermatoloji uzmanı da aynısını alıyor. Buna ek olarak jenerasyon değişti ve artık insanların işlerine, mesleklerine adanmışlıkları az. Kolay yoldan para kazanayım, yorulmamayım istiyorlar. Mediko – legal sorunlar da cabası. Yanlış yaparsanız dava edilirsiniz. Hepimizin başında bir iki tane dava var. Riskli işlerle uğraşmamak için daha az tercih ediliyor” dedi. 

Riskli Branşlar Daha Az Tercih Ediliyor

“Bize gelen asistan kalitesinin düşmesinden cerrahinin tercih edilirliğinin azaldığını hissediyoruz” diye konuşan Prof. Dr. Yorgancı, “Bizim zamanımızda en iyiler cerrahiye girerdi. Şimdi vasatlar da buraya gelebiliyor. Sağlık Bakanlığı bu konuda insiyatifi ele almış vaziyette ve ‘genel cerraha ihtiyacım yok’ diyor. Her yerde riskli branşlar daha az tercih ediliyor. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı 1961 yılında kuruldu. O zamanın kurucu hocaları Türkiye’nin ilk yazılı asistan eğitimini ortaya koymuşlar. Hacettepe’nin cerrahi eğitim geleneği çok eski. 1970’lerde Türkiye’de bilinen değişik öğretim üyelerini Hacettepe’ye çağırmışlar ve onlara konuşma yaptırmışlar. Bunu da 1972’de Cerrahi Konferans Metinleri diye basmışlar. Önsözünde, ideal asistan son derece güzel tanımlanmıştır” diye konuştu. 

Hastanın Üzerinden Elimizi Çekmemiz Lazım

Asistan eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Yorgancı, şöyle devam etti:

“Nasıl ameliyatlarımız dinamikse, 5 yıl önce yaptığımız ameliyatı şimdi yapmıyorsak aynı şekilde 5 yıl önceki eğitimimizle şimdiki eğitim sistemimiz de aynı olmamalı. En başta hastanın üzerinden elimizi çekmemiz lazım… Asistanın ilk dikişi hasta üzerinde atmaması lazım… Simülasyon üzerinde çalışmanın eğitim hayatımıza girmesi lazım ama bunun da ciddi bir maliyeti var. İrlanda’da 800 milyon avroya ki İrlanda’da cerrah sayısı 150, bizde 6000 civarında – üç katlı devasa bir sanal hastane kurmuşlar. Ameliyathane, yoğun bakım her şeyi orada yapıyorsunuz, CPR yani hasta canlandırma dediğimiz işlemi gerçek hasta üzerinde yapmadan önce o sanal hastanede yapıyorsunuz. Hatalarınızı orada yapıyorsunuz… İlk cildi orada dikiyorsunuz. Elbette bu çok büyük bir endüstri ve son derece maliyetli ama ülkemizde de hayata geçirilmesi gerekir diye düşünüyorum.” 

MECBUR KALMADIKÇA AMELİYAT YAPILMAMASI YÖNÜNDE MESAJ VERİLİYOR 

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin yansımaları hastanelerde de kendini hissettiriyor. Özellikle malzeme alımlarında ve SUT fiyatlarında yaşanan kriz bugünlerde daha fazla ifade edilir hale geldi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında görev yapan Prof. Dr. Kaya Yorgancı, hastanelerinde malzeme yokluğu yaşandığını belirterek şöyle konuştu:

“Öyle bir durumdayız ki tıbbi malzemeler yüzde yüz elli ile yüzde dört yüz oranında arttı. Şimdilik genel cerrahiyi çok etkilemedi ama yakın zamanda onu da etkileyecek.

Genel cerrahide biz her ameliyatta yüksek teknolojili malzeme kullanmıyoruz; kullandığımız zaman da bunları yıllık alıyoruz. O nedenle şu an depomuzda var ama 2019’da bu bitince kriz bizi de etkileyecek.” 

Ameliyat Yaparsanız Zarar Ediyorsunuz

“Mecbur kalmadıkça ameliyat yapılmaması yönünde mesaj verildiğini düşünüyorum çünkü ameliyat yaptıkça zarar ediyoruz” diye konuşan Yorgancı, şunları kaydetti:

“Global bütçe konusu var; hastanemiz diyor ki ben bu sene 400 milyon liralık hizmet vereceğim. 400 değil de 390 liralık fatura verirse bu, gelecek seneki hak edişinden 10 milyon lira düşüyor. Yani verilen rakamı tutturmak zorundasınız. Ameliyat yapsanız zarar ediyorsunuz ameliyat yapmasanız 400 milyonu tutturamıyorsunuz; o kadar büyük bir açmaz içindesiniz ki! Eskiden üniversite hastaneleri bu durumdaydı ve hükümet bunu yönetimin kötü yapılmasıyla açıklıyordu ama şimdi devlet hastaneleri de kötü durumda.”