klinikiletişim’in bu yaz sayısında, covid-19 pandemisinin etkilerini tartışmaya devam ediyoruz. Sağlık sektörü üzerinde hiç kuşkusuz, kalıcı etkilere sahip olması beklenen bu salgın, önümüzdeki süreçte hizmet sunucularının yatırımlarını, politikalarını yeniden şekillendirecek. Özel ve kamu sağlık hizmeti sunucuları, medikal endüstri, ilaç endüstrisi ve politika üreticiler önümüzdeki on yılların planlamasını yaparken salgın hastalık gibi krizleri önemli bir parametre olarak düşünecekler!
Sorular, Sorular…
klinikiletişim’e konuk olan sağlık yöneticilerinin de sıklıkla ifade ettiği üzere, Sağlık Bakanlığı salgın yönetiminde şeffaf davranmaya gayret gösterdi. Fakat halen açıklığa kavuşturulamayan birçok husus gizliliğini korumaya devam ediyor. İlk akla gelenler arasında; salgının mali boyutu, dağılım periyodu, bilimsel veri toplayabilme imkanı, hastanelere getirilen bilimsel çalışma kısıtı, şehir hastanelerinin ödemeleri ve inşaatı devam edenlerin gelecekteki durumu, Atatürk havalimanına yapılan salgın hastanesinin işlevi sayılabilir.
Covid-19 ile gelen “kazanım”!
Bu süreçte önem kazanan yoğun bakım kliniklerinin, bundan sonraki süreçte nasıl devam edeceklleri de ayrı bir merak konusu… Sağlık Bakanlığı Covid-19 Bilim Kurulu ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Covid-19 Yoğun Bakım Bölüm Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli İskit, salgın ile birlikte ilk kez yoğun bakım kliniklerinin tam kapasite ile hizmet verebildiğini söyledi ve “Biz ilk defa iki hastaya bir hemşire ve daha çok sayıda doktor ile çalıştık ki bu olması gereken aslında… Normal şartlarda dört hastaya bir hemşire veya çok az sayıda doktor ile hizmet veriyoruz. Bu dönemde ilk defa personel sayımız ve altyapımız geliştirildi, malzemeler, eksik cihazlar satın alındı ve hatta kapalı olan yataklarımız dahi açıldı” diye konuştu.
Bilimsel Verilerin Gücü
Prof. Dr. Arzu Topeli İskit, röportajında, pandeminin çok iyi değerlendirilmesi gereken bir fırsat sunduğunu da ifade ederek, “Türkiye covid-19 ile mücadelede kendi kurumum da başta olmak üzere çok başarılı oldu. Bizim bu sonuçları bilimsel veriye dönüştürmemiz lazım. Bu başarıyı bilimsel veriye dönüştürmediğimiz sürece bunu dünyaya anlatamayız” diye konuştu.
İzne Bağlı Bilimsel Araştırma!
Öte yandan, Sağlık Bakanlığı anlaşılmaz bir şekilde, covid-19 konulu bilimsel çalışma yapılmasını kendi iznine bağladı! TTB, birçok uzmanlık derneği ile birlikte yaptığı açıklamada bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti ve açıklamada “Hekimlerin, çalıştıkları yerlere bakılmaksızın, kişilerin kimlik bilgilerinin gizli kalmasına özen göstererek, COVID-19 ile ilgili sağlık hizmeti sırasında elde edilen kişisel verilerden yararlanarak, bilimsel araştırma yapma hakkı bulunmaktadır” denildi.
Bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi, artırılması ve daha nitelikli hale getirilmesi gereken ülkemizde, böylesi bir kısıtlama, Sağlık Bakanlığının pandemi yönetimine ilişkin akılda tutulması gereken çok ciddi bir geri adımdır.