“Erkekler ve kadınlar felaketleri farklı yaşıyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar depremin yıkıcı sonuçlarından herkesten daha fazla etkilendi”
Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye Kamu İlişkileri Direktörü Ferda Bayşu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.
Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye Kamu İlişkileri Direktörü olarak, sağlık sektöründe 25 yıllık tecrübe ile görev yapıyorum. Mevcut rolüm öncesinde GE Healthcare, Boston Scientific Medikal Cihazlar organizasyonlarında farklı sorumluluk alanlarım oldu. İçinden geçtiğimiz zor dönemde de sağlık sektörü öncelikleri adına fayda sağlamaya, hastalarımızın iyileşmesine vesile olmaya, sağlık politikalarının düzenlenmesinde ve uygulanmasında pozitif katkı sunmaya devam ediyorum.
Hem iş hem de özel hayatımda karşıma çıkan insanları farklı yönleri ile anlamak, onlara dokunmak ve ilham olmak arzusundayım.
Şirketimizin odağında her zaman ‘hasta’ var, her türlü strateji ve önceliğimizi merkeze hastalarımızı koyarak şekillendiriyoruz. Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Türkiye organizasyonu olarak ülkemiz insanlarının sağlıklarına kavuşabilmeleri ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri amacıyla, en yüksek teknolojiye sahip ürünlerimizi onlarla buluşturabilmek için var gücümüz ile çalışıyoruz.
“Hem iş hem de özel hayatımdaki insanları farklı yönleri ile kabul etmek, onlara dokunmak ve ilham olmak arzusundayım”
Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir?
Profesyonel hayatlarındaki kariyer yolculuklarında doğru ve başarıyı arayan, geleceğin liderleri olmayı hedefleyen mesai arkadaşlarıma yol göstermek, tecrübelerimi paylaşmak beni çok mutlu ediyor. Kendi yolculuğumda bana ilham ve enerji veren insanlardan öğrendiklerimi, deneyimlerimi ekip arkadaşlarıma aktarmak, onların kariyerlerinde hedefledikleri noktaya ulaşabilmeleri yolunda katabildiğim en ufacık ‘değer’ beni çok mutlu ediyor.
Kendi hikayeme baktığım zaman; ‘yaptığım işi biri görsün, duysun’ düşüncesiyle hiçbir zaman hareket etmedim. Kıdem, hiyerarşi ve daha önemlisi insan ayrımı yapmadan, her zaman elimden gelenin en iyisini önce kendim için yaptım. Başarı ölçüsünün, olması gereken zamanda doğru liderler tarafından fark edileceğine inandım, yanılmadım ve başardım. Zaman, hepimiz için çok değerli! Zamanımı; doğruluğuna inandığım, katma değeri olabilecek eylem ve projelere ağırlık vererek en iyi şekilde yönetmeye çalışıyorum. Çünkü başarıya ulaşmayacağını öngördüğüm detaylar üzerinde çok vakit kaybettiğimde kaynakların doğru kullanılmadığını düşünerek bir miktar mutsuz olabiliyorum. Bu yüzden Atatürk ilke ve devrimlerini koruyarak geliştirmeye çalışan bir Türk kadını olarak hedeflediğim yolda ilerlerken etrafa sunabildiğim fayda benim için başarının olmazsa olmazı aslında!
“Birleşmiş Milletler‘in 2022 yılında yayınladığı son raporuna göre dü nyanın cinsiyet eşitliğine ulaşması için 286 yıla ihtiyaç var. Afetlerde kadınların hayatlarını kaybetme riski erkeklerden 14 kat daha fazla görülüyor ve afetlerin sonucu kadınlar için bir başka felakete yol açabiliyor”
Depremin sonuçları kadınlar için daha ağır bir tablo oluşturuyor. Bunun nedenleri üzerine neler söylersiniz?
Ülkemizin içinden geçtiği bu derin üzüntü ve yas sürecinde hep birlikte sergilediğimiz dayanışma, bizlere güç ve umut verdi. Depremzedelerin yaralarının sarılmasında kadınlar en ön safta ve son derece mücadeleci vaziyette olağanüstü bir gayret içerisindeler. Gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyorlar. Bazen anne, bazen abla, kardeş şefkatiyle depremzedelerin yanında olup, onlara yalnız olmadıklarını hissettiren, çeşitli kurumlarda görevli veya gönüllü kadınlar, deprem bölgesinde iyilik için canla başla seferber oluyorlar. Erkekler ve kadınlar felaketleri farklı yaşıyorlar ve Kahramanmaraş merkezli bu depremde de toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle herkesten daha çok kadınlar olumsuz etkilendi.
Birleşmiş Milletler‘in 2022 yılında yayınladığı son raporuna göre dünyanın cinsiyet eşitliğine ulaşması için 286 yıla ihtiyaç var. Afetlerde kadınların hayatlarını kaybetme riski erkeklerden 14 kat daha fazla görülüyor ve afetlerin sonucu kadınlar için bir başka felakete yol açabiliyor. Kadınlar genellikle sosyal, ekonomik ve kültürel faktörler gibi çeşitli nedenlerle afet bölgelerinde orantısız bir şekilde etkileniyor ve güvenli barınma ortamı, hijyen ve temizlik maddeleri, sağlık ve korunmak gibi hizmetlere ihtiyaç duyuyorlar. Kadınların afet durumlarında daha savunmasız olmalarının nedenleri cinsiyet rolleri, sınırlı hareketlilik, kaynak eksikliği, cinsel şiddet ve ayrımcılık. Bu zor zamanları en kısa sürede atlatarak, yaraları en hızlı şekilde beraber sarabilmeyi umuyorum. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken kadın ve kız çocukları için ‘Fırsat Eşitliği’ anlamında daha adil bir düzen için çalışmaya devam edeceğim!
“Kadınların afet durumlarında daha savunmasız olmalarının nedenleri arasında toplumsal cinsiyet rolleri, sınırlı hareketlilik, kaynak eksikliği, cinsel şiddet, ve ayrımcılık ilk sıralarda yer alıyor”