GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü Yelda Ulu Colin

“GE Sağlık, ortaklarıyla birlikte, Kanada’nın ilk analize dayalı hastane komuta merkezini açtı. On yıllardır, Kanada’da sağlık hizmetlerinde sıkıntılara yol açan kapasite, güvenlik, hizmet kalitesi ve bekleme süreleri gibi sorunlar bu konseptle çözüldü”

“Tıbbi cihazların dijital sağlık yazılımları ile ortak çalışması hem verimi artırıyor hem de maliyetleri düşürüyor. Büyük veri ve analitik çözümlerin de sağlıkta önemi artırıyor”

“Kardiyovasküler bilgi teknolojileri paradigmasında köklü bir değişime gidilmesi gerekiyor. Kardiyoloji departmanları bir yandan hastalara daha iyi sonuçlar sunmakla ilgilenirken diğer yandan da kârlılığın yükselmesi, işletim maliyetlerinin azaltılması ve doktor ile çalışan memnuniyetinin artırılmasına yardımcı olmak gibi yeni zorluklarla karşı karşıya”

“Kronik hastalıkların görülme sıklığının artması, sağlık harcamalarında da artışa yol açıyor. Ayrıca, gelişmekte olan yeni teknolojiler, sağlık sektöründe teknolojik yatırım ihtiyacını artırıyor”

GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü Yelda Ulu Colin, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.

Sağlık sektöründe dijital dönüşüme öncülük ettiğini düşündüğünüz öncü liderlerin öne çıkan özellikleri sizce neler?

İletişim alanında cep telefonları vasıtasıyla her birimizin telefonlarına giren dijital aplikasyonların kullanım alanları gün geçtikçe genişliyor.

Sağlık hizmetlerinin maliyetlerinin günden güne artış göstermesi yine bu hizmetlere erişimin kolaylaşması gerekliliği ve daha sofistike bir hal alan tedavi yöntemleri benzer dijital uygulamaların sektörün kullanımına verilmesini bir ihtiyaç haline getiriyor.

Hızla artan bu ihtiyaç düşünüldüğünde hasta ve sağlık personelini anlayan ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda çözümleri ilk olarak karşılayan global kuruluşlar rekabette bir adım öne geçiyorlar. Değişimin son derece hızlı bir şekilde gerçekleştiği düşünüldüğünde yeniliklerin sürekli olarak geliştirilip kullanıma sunuluyor olması büyük önem arz ediyor. GE Sağlık olarak çözüm geliştirme ve teknolojik anlamda ilkleri geliştirmeyi gaye edinmiş olup insan hayatına dokunarak dünyayı daha sağlıklı bir yer haline getirmeyi hedefliyoruz.

Türkiye’de sektörünüzde faaliyet gösteren şirketlerin dijitalleşme süreçlerini gözlemlediğinizde nasıl bir tablo ile karşılaşıyorsunuz?

Dijital dönüşüm süreçlerinden en fazla etkilenen sektörlerden bir tanesi de sağlık. Hem hastaların tanı ve tedavi süreçlerinin hızlanması,  hem daha kaliteli hizmet alabilmeleri, hem de sağlık kuruluşlarının daha verimli çalışabilmelerinin yolu dijital dönüşümden geçiyor. Her geçen gün önemi daha fazla anlaşılan dijital sağlık konsepti içerisinde mobil sağlık, sağlık bilgi teknolojisi, giyilebilir teknolojiler, tele sağlık, tele tıp ve kişiselleştirilmiş ilaç gibi kategoriler bulunuyor.

Birçok sağlık kurumu verimi artırmak, kullanımı geliştirmek, maliyetleri azaltmak, kaliteyi artırmak için dijital sağlık teknolojilerini kullanıyor. Birçok tıbbi cihaz artık diğer cihazlara veya sistemlere bağlanma ve iletişim kurma yeteneğine sahip. Tıbbi cihazların dijital sağlık yazılımları ile ortak çalışması hem verimi artırıyor hem de maliyetleri düşürüyor. Büyük veri ve analitik çözümler de sağlıkta önemini artırıyor. Geldiğimiz noktada kurumlar, sahip oldukları verilerle hasta ya da prosedür bazında kapsamlı risk analizleri yapabiliyorlar.

Bu teknolojik gelişimler, klinik ve terapi alanı bazında değerlendirildiğinde toplumun ihtiyaçlarıyla paralel olarak ilerlediği gözlemleniyor. Bunların en önde gelen örneklerinden biri olarak globalde uzun zamandır süregelen yaşlanan nüfus trendinin ülkemizde de gözlenmeye başlaması gösterilebilir.

Bununla beraber kronik hastalıkların görülme sıklığının artması doğal olarak sağlık harcamalarında da buna paralel artışa yol açmaktadır. Ayrıca, gelişmekte olan yeni teknolojiler, sağlık sektöründe teknolojik yatırım ihtiyacını artırmaktadır. Dünya genelinde yaşanmakta olan ekonomik durgunluğa rağmen sağlık giderlerinin, özellikle yurt içi milli hasıla içindeki payını artırması nedeniyle birçok ülkede hizmet sunucularının yapısal değişiklikleri ve reformları hayata geçirmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bu zorunluluğa cevap vermek adına kardiyovasküler bakım alanı hızla gelişiyor. Kardiyoloji departmanları bir yandan hastalara daha iyi sonuçlar sunmakla ilgilenirken diğer yandan da kârlılığın yükselmesi, işletim maliyetlerinin azaltılması ve doktor ile çalışan memnuniyetinin artırılmasına yardımcı olmak gibi yeni zorluklarla karşı karşıya. Tüm bu faktörler kardiyovasküler bilgi teknolojileri paradigmasında köklü bir değişime gidilmesini gerektiriyor.

GE Sağlık’ın “Centricity™ Cardio Enterprise” çözümü, kardiyovasküler bakımın birden çok konumda sürekliliği çerçevesinde kardiyoloji ve sağlık bilgi sistemlerini birbirine bağlayan bir köprü gibidir. Centricity™ Cardio Enterprise, uçtan uca yapılandırılabilir iş akışlarıyla kardiyologların tüm hasta verilerine, görüntülerine ve raporlarına uzaktan erişilmesini sağlar. ABD’de Licking Memorial Hastanesinde yapılan çalışmalarda Centricity Cardio Enterprise çözümü sayesinde 7 gün süren ortalama rapor geri dönüş süresinin yaklaşık 1,3 güne düştüğü gözlemlendi ve böylece cerrahi müdahale öncesi işlemlerinde hızlanma, hasta yatış süresinde azalma ve hasta memnuniyetinde artış sağlandı.

Centricity™ Cardio Enterprise 2015 yılında Frost & Sullivan tarafından da Kardiyovasküler Bilgi Teknolojileri alanında Kuzey Amerika pazar liderliği ödülüne layık görüldü.

Centricity Cardio Enterprise, Centricity Universal Viewer ve Centricity Cardio Workflow’dan oluşur.

Globalde dijital hastane uygulamalarının yaygınlaşması yönünde sunduğunuz çözümler var mı?

Geçen sonbaharda, Toronto’daki Humber River Hastanesi (HRH) GE Sağlık ortaklarıyla birlikte Kanada’nın ilk analize dayalı hastane komuta merkezini açtı. Görev kontrolü konseptine uygun şekilde çalışan bu merkez, hastanenin birçok bölümü ve servisi için genel merkez niteliğindedir. On yıllardır, Kanada’da sağlık hizmetlerinde sıkıntılara yol açan kapasite, güvenlik, hizmet kalitesi ve bekleme süreleri gibi sorunların çözülmesine yardımcı olmaktadır. HRH başkanı ve CEO’su Barbara Collins bu konuda şunları söylüyor: “Komuta Merkezinde hedefimiz hastalar, doktorlar ve bakım sağlayıcıları tarafından hemen hissedilebilecek bir etki yaratmak için en yeni teknolojiyle istatistiksel açıdan zengin verileri ve insan uzmanlığını bir araya getirmektir.”

418 metrekarelik yeni Komuta Merkezi, makine öğrenimini ve GE Sağlık ortakları tarafından gerçek zamanlı ve tahmini istatistikler üretmek için geliştirilen karmaşık algoritmaları kullanıyor. Merkezdeki personel, bu istatistiki bilgileri daha güvenli, daha hızlı ve daha iyi hasta bakımı sunmak için kullanabilir. HRH yönetimi, HRH’nin yakın zamanda kullanıma geçen hastane genelindeki dijital dönüşümüyle birlikte merkezin hastane verimliliğini yüzde 40 oranında artırmasını bekliyor.

Merkez, hastalar için daha kısa bekleme süreleri ve daha iyi bakım vaat ediyor. Klinisyenler açısından bu durum hastalara odaklanmak için daha fazla zamana sahip olmak anlamına geliyor. Komuta Merkezi’nin tıbbi direktörü Dr. Susan Tory şöyle diyor: “Burada doktorlara işlerini nasıl yapacakları söylenmiyor, bunun yerine doktorların önündeki engeller kaldırılarak onlara yardımcı olunuyor ve yaptıkları iş destekleniyor.”

Komuta Merkezinin en dikkat çekici özelliği, GE Sağlık’ın Analiz Duvarı olarak adlandırdığı özelliktir. Analiz Duvarı, hastane genelinde birden fazla kaynaktan gelen gerçek zamanlı verileri işler ve Komuta Merkezindeki personel için bilgileri ve bunlara karşılık gelen uyarıları görselleştirir. Collins, “Komuta Merkezi hastaneyi yönetme şeklimizi yeniden düşünmemize yardımcı oluyor” diyor.

Örneğin, hastane personeli yatak ihtiyacını, mevcut ve gelecekteki yatak uygunluğunu anlamak için günde bir iki kere toplantı yapar. Geçmişte, tüm birimlerde yöneticiler boş yataklar hakkındaki verileri toplar ve toplantıda tartışmak üzere bunları bir bilgi sistemine girerdi. Collins, “Toplantı zamanına kadar bu bilgiler geçerliliğini yitiriyordu” diyor ve şunları ekliyor: “Komuta Merkezi, bilgiyi gerçek zamanlı olarak bir araya getirerek ve kullanışlı bir şekilde sunarak bu sistemin yerini alıyor.”

Hastane ekipleri artık bakım hizmetini senkronize etmek için birlikte çalışıyorlar. Analiz Duvarındaki bilgiler yatan ve taburcu olan hastaların akışını düzenlemede, görüntüleme taramasını bekleyen yatan hastaların bakımındaki gibi gecikmeleri ortadan kaldırmada ve bakım faaliyetlerine öncelik vererek tıkanıklıkları aşmada hastane ekiplerine yardımcı olur. Bu şekilde, HRH mevcut kapasitenin tam olarak kullanıldığından ve hastalarla uygun şekilde ilgilenildiğinden emin olmak için çalışmaktadır.

HRH, dijital dönüşüm için ilk adımını 2005 yılında, Ekim 2015’te açılan ve 850.000’den fazla kişiye hizmet veren yeni Humber River Hastanesinin planlaması başladığında attı. Hasta hacimleri beklenenden yüksek bir oranda arttı ve hastane yönetimi 2021 yılına kadar cerrahi dışı hastalar için 40 ila 50 yataklık bir ekstra ihtiyaç doğacağını tahmini ediyor. Hastanenin baş bilgi sorumlusu Peter Bak bu konuda şunları söylüyor: “Bugün tam kapasitede çalışıyoruz ve kapımızın önünde giderek daha fazla hasta göreceğiz. Bu durumla nasıl başa çıkacağız? ‘Üzgünüm, biraz daha bekleyeceksiniz,’ diyemeyiz. Bu kabul edilemez.”

Komuta Merkezi, kapasite ve erişim sorunlarına çözüm bulmanın yanı sıra, Humber’ın hasta güvenliğini artırma hedefine de yardımcı olacaktır. Bak, “Hastaneleri hatasız bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Komuta Merkezi ikinci bir çift göz gibi çalışır ve olası hataları azaltmamızı sağlar,” diyor.

Hastane yönetimi, yatak kapasitesi veya yatakların boşaltılması ile ilgili süreç verimliliği gibi sistem düzeyindeki sorunları tanımlamak ve çözmek için her gün uyarıları ve bu uyarıların tetiklediği eylemleri inceleyecektir.

Havalimanlarının 1960’lardan günümüze geçirdiği dönüşümüne benzer şekilde, HRH da gelecekte topluma en iyi şekilde hizmet etmesini sağlayacak yenilikçi teknolojilerin kullanımını başlatarak sağlık sektörüne öncülük ediyor. Collins, HRH’yi geleceğe hazırlama konusunda Komuta Merkezi’ne güveniyor: “40 yıldır ilk kez değişimi sürdürebilmek için somut bir yolumuz var.”

GE Sağlık ortakları, 2018’de daha fazla komuta merkezi açmayı planlıyor. Birim, 2020 yılına kadar komuta merkezlerinin çok önemli bir özellik haline geleceğini ve hastanelerin onlar olmadan ayakta kalamayacağını söylüyor.

 Hastanelere yönelik çözümleriniz düşünüldüğünde en süratli teknolojik yenilik, dijital uygulamalar hangi alanda daha sık meydana geliyor?

Venue:

Ultrason alanında GE yılda çok sayıda ürün lansmanı yaparak yenilikleri süratle kullanıcılarına ulaştırmayı hedeflemektedir. Örneğin geçen sene piyasaya çıkan ve Türkiye’de de lansmanı yapılan Venue cihazımız yoğun bakım alanında ilk kez yapay zeka uygulamalarını doktorların kullanımına sunmaktadır. Özellikle sağlık sistemine yüksek maliyeti ile yük oluşturan şok teşhisinde Venue otomatik raporlamaları ile doktorların sıkışık zamanlarında ulaşmaları gereken önemli klinik bilgileri süratle vermektedir. Venue ayrıca önümüzdeki yıllarda geliştirilmekte olan yeni uygulamalar için de bir temel oluşturmakta, aynı teknolojinin değişik hastalık teşhislerinde kullanılması için çalışmalar yürütülmektedir.

MAGİC:

MR çekimleri, farklı tanısal özelliklere sahip görüntüleri elde etmek için, farklı tekniklerin ardışık olarak gerçekleştirildiği süreçlerden oluşmaktadır. Bir hekimin hastasını muayene ettikten sonra öngördüğü tanı ihtimalleri bir MR incelemesinden talep edilen bilgiyi de arttırmaktadır. Bu durum hasta için yapılması gereken çekimlerin listesinin uzaması ve hastaların cihazda kalma süresinin artması anlamına gelir.

Günümüzde toplam çekim sürelerinin iyileştirilmesi, bir çekim süresinde birden fazla tanısal bilgiyi içeren yenilikçi görüntüleme yöntemleri ile aşılabilmektedir.

Kullanıcılardan gelen önerilere kulak vererek yepyeni bir teknik geliştirdik ve geleneksel MR görüntüleme tekniklerini MAGİC sekansı adını verdiğimiz yeni bir konsepte dönüştürdük.

Bugüne kadar birden çok sayıda tarama ile elde edilebilecek sekiz farklı ağırlıkta görüntü seti (T1, T2, STIR, T1 FLAIR, T2 FLAIR, PSIR, DIR ve PD ağırlıklı beyin görüntüleri), MAGIC ile tek bir taramada ve üçte bir zaman harcanarak çekiliyor. Daha da önemlisi bu sekiz farklı ağırlıktaki görüntü setinden değişik kontrastlarda sayısız yeni set yaratmak da mümkün. MAGIC ara yüzünde sadece ‘Mouse’u kaydırarak TR, TE ve TI gibi çekim parametreleri farklılaştırılarak görüntü kontrastı değiştirilebiliyor. Klasik yaklaşımda her bir set için ayrı bir tarama yapılması gerektiği göz önüne alındığında MAGIC’in mevcut paradigmada nasıl bir farklılık yarattığı açıkça görülüyor. Belirgin şekilde kısalan çekim süreleri, çekim sonrasında farklı kontrastlarda/ağırlıklarda görüntü yaratabilme imkânının klinik verimliliği ve hasta memnuniyetini önemli ölçüde artıracağı çok açık.

TAVI:

Özellikle yaşı ilerlemiş, kalp hastalığının yanında kronik sağlık sorunları bulunan, genel anestezi alması sakıncalı bulunan ve genel sağlık durumu ameliyata uygun olmayan aort kapak hastaları girişimsel bir yöntem olan TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation – Transkateter Yöntemle Aortik Kapak Yerleştirme) ile tedavi edilebilmektedir. Kalbi durdurmadan ve göğsü açmadan kalbe kateter yolu ile ulaşıp daralmış olan kapağın genişletilmesi ve bu genişletilmiş olan bölgeye yeni bir kapağın yerleştirilmesi işlemi olan TAVİ, 80 yaşın üzerinde ve açık cerrahinin uygulanamadığı hastalarda kullanılan bir yöntemdir

GE’nin sunduğu VALVE ASSIST 2 çözümü ile TAVI basta olmak üzere yapısal kalp üzerindeki etkinlik alanının artmasına olanak sağlar. Bu yazılım, Kalp kapağının tüm boyutlarının ve girişim yolunun kolaylık ve kesinlik ile belirlenmesini sağlayarak planlamayı oldukça kolaylaştırır.

Tanısal görüntüleme alanında dünyada dijital eğilimler ne yönde? Sizce Türkiye’de ne tür yatırımlar hız kazanmalı? Şehir hastaneleri nasıl olanaklar sunuyor?

Türkiye’de hayata geçirilen ve dünyaya örnek olan şehir hastaneleri modeli gerek bölgemizde gerekse globalde sağlık yöneticilerinin ilgisini çekiyor.

Bilindiği üzere PPP modelleri gerek kapsam gerekse proje süre ve sürekliliği açısından oldukça komplike ve kapsamlı sağlık projeleridir. PPP modelleri uzun süreli projeler olduklarından, performans değerlendirme analizleri yatırım maliyetlerinin ötesinde işletme maliyetleri ve proje toplam sahip olma maliyetleri baz alınarak yapılmalıdır. Yüksek performans sonuçlara ulaşmak için hizmetin sürekliliği, envanter yönetimi, ve satış sonrası hizmetler dikkat edilmesi gereken noktalardır. Bu alanlarda sağladığımız çözümler ve süreç yönetim yaklaşımımız, GE’nin üstün dizayn ve ileri teknolojiyi bir araya getiren ekipmanları ile birleştiğinde yatırımcılar için güçlü bir portföy oluşturmaktadır.

GE olarak ileri teknoloji ve çözümler sağlayan bir firma olmanın ötesinde sunduğumuz teknolojilerin kullanımını daha etkin bir hale getirmek için eğitime büyük önem veriyoruz. İş ortaklarımız ve çalışanlarının her birini GE’nin bir paydaşı olarak görerek sahip oldukları teknolojilerden bekledikleri performansa ulaşabilmeleri için ekipmanın çalışma süresini ve etkin kullanımını arttıracak ve aynı zamanda hastane çalışanlarının kendi alanlarında (klinik, teknik, yönetimsel ve liderlik vasıflarını) yetkinleşmelerini sağlayacak, güncel ve yenilenen eğitim programlarını uygulamaktayız. Temelde projelerin asli amaçlarının başında hastalara verilen sağlık hizmetleri kalitesinin ve konforunun artması geldiği düşünüldüğünde, hastanelerdeki uzun bekleme kuyruklarının yerlerini sistemli ve hızlı randevu sistemlerinin alması ve raporların en kısa zamanda oluşturabilmesi gibi hususlar önem kazanıyor. Mersin Şehir Hastanesi ile hayata geçen projenin ilk 3 aylık çıktılarına bakıldığında ise diğer kamu hastanelerinde 8-10 günle ifade edilen MR ve BT randevu bekleme sürelerinin saatlerle ifade edilmesi; ultrason için aynı gün, MR ve BT için ise 3 gün içinde raporlamanın mümkün olması ön plana çıkıyor.