Mart 2020, GE Sağlık Türkiye’de de Değişikliklere Sahne Oldu. Covid-19 Pandemisi Yeni Çalışma Koşullarıni Dayatırken Şirkete Yeni Genel Müdür Atandı. GE Türkiye ve Ortadoğu CFO’su Nael Dabbagh, GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü Oldu!
Sizi tanıyabilir miyiz?
Türkiye’de doğdum. Çocukluğum Türkiye’de geçti, evliyim ve iki çocuğum var. Aslen Fransızım… Üniversite eğitimim matematik ile başladı fakat bir yıl sonra yön değiştirerek İsviçre’de otel işletmeciliği ile devam etti. Lisans bittikten sonraki 10 yıl finans sektöründe iç ve dış denetim alanlarında çalıştım. Daha sonra MBA yaptım. MBA ardından enerji ve sağlık sektörlerinde çalışmayı planlıyordum ve GE her iki sektörde de faaliyet gösterdiği için bu arzumu karşılıyordu. O nedenle GE’de yoluma devam etme kararı aldım… GE’de çalışmaya öncelikle İstanbul’da, GE Sağlık finans alanında başladım. Sonra birkaç yıl Dubai’de Ortadoğu Finans Müdürü olarak görev yaptım. Son 4 yıldır İstanbul’da GE Türkiye ve Ortadoğu CFO’su olarak devam ediyordum. Geçtiğimiz Mart ayından itibaren GE Sağlık Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapıyorum.
Yöneticilik, liderlik anlayışınızı nasıl ifade edebilirsiniz?
Aslen finans kökenliyim fakat İsviçre’de 4 yıl boyunca otel işletmeciliği eğitimi aldım. Otel işletmeciliği eğitimimin en önemli kazanımlarından biri, müşteri ilişkileri yönetimidir. Otelcilik, tamamen müşteri odaklıdır. GE’de de müşteri odaklılık birinci önceliğimizdir. Kendi takımlarımız içinde de çalışma metodum öncelikle şeffaflıktır. İkinci olarak da çalışma arkadaşlarımın güçlendirilmesinden (empowerment) yanayım; yani çalışanlarımızın kendi işleri / görev alanları üzerinde insiyatif sahibi olmaları, kendi kararlarını kendilerinin alabilmeleri ve bunun sorumluluğunu taşıyabilmeleri şeklinde ifade edebileceğim bir tutumum vardır. Bu aynı zamanda çalışanların kişisel gelişimini de sağlıyor. İnsanlara bu alanı açmak gerekir diye düşünüyorum. Siz de aslında uzaktan onlara rehberlik (coaching) ediyorsunuz. Ben keyifli bir çalışma ortamından yanayımdır. İş hayatımız inanılmaz yoğun ve yoğunlukla baş edebilmek bu sayede mümkün olabilir.
Göreve geldikten kısa bir süre sonra pandemi meydana geldi; zorlandığınız, sorumluluklarınızın boğucu olduğunu hisettiğiniz anlar oldu mu?
Ben insanlarla bir arada, onlarla yakın iletişim içerisinde çalışmayı severim… Fakat pandemi dolayısıyla bu sekteye uğradı. Çalışma takımlarımız bu süreci evde geçirdiler ve bu hiç kolay değil! Hepimiz hayatımızı dışarda geçirmeye alışmışız. Buna karşın ben çok zorlanmadım. Sürekli iletişim halindeydik. Biz çok yoğun çalışıyorduk ve pandemi sürecinde bu yoğunluk daha da arttı… O nedenle pandeminin hızla geride kalmasını ve normal şartlarımıza dönmeyi arzu ediyorum.
Şehir hastaneleri ile ilişkileriniz nasıl ilerliyor? Pandemi sürecinde cihaz tedariğiniz arttı mı? Servis hizmetlerinizde artış oldu mu?
Şehir hastaneleri, hatırlanacağı üzere, başta eleştirilmişti ama pandemi ile birlikte önemi daha iyi anlaşıldı. Özellikle yoğun bakımlar için böyle olduğunu düşünüyorum. Türkiye, diğer birçok ülkeye kıyasla yoğun bakım hizmetlerinde başarılı bir sınav verdi.
Bu başarıda, sağlıkta son 20 yıldaki yatırımlar ile şehir hastanelerinin varlığı özellikle pay sahibi. Pandemiyi avantajlı şekilde yönettik. Buna rağmen OECD ülkelerine kıyasla Türkiye’de sağlığa ayrılan pay henüz çok yetersiz ve kat edilmesi gereken önemli bir mesafe var. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da cihaz parkuru başta olmak üzere yenilenmesi gereken çok sayıda hastanemiz var. İnanıyorum ki burada da yatırımlar devam edecektir.
Pandemi süreci kurumunuzu ekonomik ve sosyal yönden nasıl etkiledi? Şirketinizin istihdamında azalma oldu mu? Çalışma kadrolarında veya yönetim biçiminde yenilikler, farklılıklar meydana geldi mi?
Şirketimizin istihdamında bir azalma söz konusu olmadı, sadece bir takım izin düzenlemeleri yaptık. Ofis çalışanlarımız için uzaktan çalışma moduna geçtik. Hem çalışanlarımız hem de müşterilerimiz bu sürece hızla adapte olarak ve dijital iletişim araçları sayesinde, iletişimi aktif tutmaya ve toplantılarına katılmaya devam etti.
GE Sağlık olarak MRI, bilgisayarlı tomografi, ultrason, röntgen gibi görüntüleme cihazlarından solunum cihazları, hasta başı monitörler, cerrahi cihazlara kadar çok geniş bir ürün yelpazemiz var. Pandemi sürecinde bazı ürün gruplarında negatif yönde etkilenme söz konusuyken; BT, hasta başı monitör, anestezi gruplarındaki ürünlerimiz pandemi teşhis ve tedavisindeki önemli rolü sebebiyle pozitif yönde etkilendi.
Küresel pandemi yayıldıkça, suni solunum cihazları da dahil olmak üzere tıbbi ekipman talebinde, üretim kapasitelerinin çok üzerinde bir talep söz konusu oldu. Bu talepleri karşılayabilmek ve sağlık sistemine yardımcı olabilmek için çalışırken de üretim hatları, parça temini, lojistik konularında çok büyük problemlerle karşılaşıldı. Bütün bu zorluklar hem toplumlar hem sağlık çalışanları hem de üreticiler açısından şirketleri yeni çözümler bulmaya itti. GE Sağlık, Koronavirüs (COVID-19) hastalarının teşhis ve tedavisinde ihtiyaç duyulan ekipmanlarla hastanelere ve sağlık çalışanlarına destek olmak için hâlihazırdaki üretim hatlarına yenilerini ekledi. Bu üretim hatlarında yeni işe alınan insanların yanında gönüllü GE Sağlık çalışanları da görev üstlendiler. Ayrıca Ford firmasıyla da iş birliği yaparak solunum cihazı üretim kapasitemizi arttırdık. Türkiye’de de pandemiden en çok etkilenen sektör çalışanları olarak hem müşterilerimize hem de devletimize destek olabilmek için normalden fazla çalıştık. Saha ekiplerimiz (saha mühendisleri, kurulum ekipleri, aplikasyon uzmanları) bu süreçte müşterilerimize desteklerini kesintisiz devam ettirdi. Ayrıca, halihazırda hastanelerde bulunup sorunlu olan solunum cihazlarının bakım ve onarımlarını da bedelsiz yaparak sağlık çalışanlarının hizmetine sundular.
Kurumunuzun salgın döneminde aldığı tedbirler nelerdir?
• Sahada olmayan tüm çalışanlarımızın evden çalışmasını teşvik ettik. Dijital iletişim ve IT altyapımızı güçlendirdik,
• Saha ekiplerimize maruz kaldıkları bulaş riskini yok edebilmek için en üst seviye PPE’ler sağladık, ayrıca pandemi konusunda sürekli olarak eğitimler ve rehberlik hizmeti verdik,
• Tüm çalışanlarımızın evlerine maske dağıtımı yaptık,
• Ofiste çalışma zorunluluğu olan çalışanlarımız için kurallar ve prosedürler belirledik: Ofis girişlerinde ateş ölçümü, temassız giriş, dezenfektan sayılarının arttırılması, çalışma alanlarının %40 kapasiteye düşürülmesi, çalışan dışı misafirlerin ofislere alınmaması, maskeli çalışma zorunluluğu gibi… Alınan tedbirler ve prosedürler GE’nin çalışan güvenliği prosedürlerini baz alarak ve Bakanlıktan iletilen kararlara göre düzenlendi, düzenli olarak güncellenmektedir.
Hastanelerin salgın sürecinde sizden beklentileri neler oldu? İhtiyaçlarında değişiklikler meydana geldi mi?
Pandeminin yarattığı zorlu süreçte elbette müşterilerimizin ihtiyaçları, öncelikleri ve isteklerinde değişiklikler söz konusu oldu. GE Sağlık olarak biz de onların omuzlarındaki yükü bir nebze azaltabilmek için elimizden geldiğince onlara destek olmaya çalıştık. Özellikle cihaz teslimlerinde hız çok önem kazandı, şirket olarak hem risk alıp hem de farklı çözüm yöntemlerine başvurarak hızlı cihaz tedariki ve kurulumu sağladık.
Sözleşme tarihinden itibaren 40-50 günde kullanıma hazır hale getirdiğimiz MRI, CT, anestezi ve monitörlerimizin bulunduğu Sahra Hastaneleri projesi buna çok iyi bir örnektir.
Bunun yanında servis ve bakım anlaşmalarımızın yeniden yapılandırılması, cihaz konfigürasyon değişikliklerinin yapılması, hastanelerde kurulu cihazlarımızın tam kapasite çalışmasının sağlanması, yenidoğan ventilatörlerinin normal ventilatöre çevrilmesi gibi çalışmalar yaparak müşterilerimize desteğimizi sürdürdük. Pandemi sürecinde ülke genelinde atıl bekleyen ventilatörleri yeniden kullanıma kazandırdık.
Gözlemlediğiniz kadarıyla, hastaneler bu salgın sürecinden sizce neler öğrendi? Hizmet sunumlarında, teknolojik donanımlarında, personel yönetiminde yenilikler, farklılıklar olabilir mi?
Hastaneler ve doktorlar belki de kendi limitlerini hiç görmemişlerdi bu sürece kadar, kriz yönetimi konusunda oldukça önemli bir tecrübe kazandılar. Özel ve devlet hastaneleri, potansiyellerinin yanı sıra eksikliklerini de gördüler. Kullandıkları tıbbi cihazların ve ekipmanın kalitesi, ömrü ve sayısını tekrar değerlendirmeye aldılar. Bu değerlendirmeler ve tecrübeler sonunda yatırım perspektiflerinin ve önceliklerinin değişebileceğini düşünüyorum. Sanal hastane konsepti, uzaktan teşhis ve tedavi mekanizmaları, dijital çözümler, medikal turizm gibi konularda yatırımlarını arttırmaları söz konusu olabilir.
Müşterilerimizde beklediğimiz bu değişimle bağlantılı olarak biz de servis hizmetlerimizde uzaktan bakım ve onarım çalışmalarını arttırdık. Örneğin bir MRI cihazındaki parça değişimi gerektirmeyen ciddi bir teknik sorunu, hastaneye gitmeden uzaktan servis vererek giderdik. Pandemi öncesi müşterilerimize önemini ve yararını anlattığımız ve “Remote Fix” dediğimiz bu konseptin pandemi sonrası giderek daha da yaygınlaşacağını ve gelişeceğini düşünüyorum.
Küresel olarak paylaşılan verilere bakıldığında, Türkiye’nin pandemiyle mücadeleyi en iyi yöneten ülkelerinden biri olduğu açık olarak görülüyor. Hastalığın ülkeye geç gelmesi, geldiğinde de yayılım hızının kısa zamanda kontrol altına alınması bunun bir göstergesi. Bu başarıda Sağlık Bakanlığının son 20 yıldır yaptığı yatırımların (personel sayısındaki artış, medikal ekipman yatırımları, yoğun bakım yatak sayısındaki artış, şehir hastaneleri gibi), aynı zamanda alınan hızlı ve doğru tedbirlerin payı büyük. Üstelik ülke olarak mücadelemizi sürdürürken aynı zamanda başka ülkelere de PPE ve tıbbi cihaz yardımı yaparak kapasitemizin ve yeteneklerimizin ne kadar yüksek olduğunu da tüm dünyaya göstermiş olduk. Biliyoruz ki Türkiye sağlık hizmetleri ve altyapısı konusunda çok güçlü bir ülke. Pandemiyle mücadelede daha da ortaya çıkan yetenekleri ve kalitesi Türkiye’yi medikal turizm konusunda zaten iyi bir oyuncuyken lider konumuna getirecektir.
Sağlık sektörü paydaşlarını ve özelde kendi iş faaliyetlerinizi göz önünde bulundurarak, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” önermesine katılıyor musunuz? Nedenleriyle ifade eder misiniz?
Her küresel olay gibi pandemi de dünyada sosyolojik ve ekonomik olarak değişime yol açacaktır ama “hiçbir şey aynı kalmayacak” çok iddialı bir söylem olur. Pandemi sonrası yine birlikte, yüz yüze çalışmaya devam edeceğiz. Süreçlerimiz; müşterilerimizin güvenilir çözüm ortağı olma konusundaki misyonumuz, insan hayatını önceliklendiren vizyonumuz değişmeyecek. Öte yandan ülkeler için “yeni normal” toplum sağlığını koruma mekanizmalarında değişiklikler içerecektir. Devletlerin bulaşıcı olmayan hastalıklar konusunda yaptıkları yatırımların yanı sıra bulaşıcı hastalıklar da öncelik kazanacaktır. Yoğun bakım yatak sayıları, tıbbi cihaz yeterlilikleri, ilaç ve tıbbi cihazda yerlileştirme çalışmaları, medikal turizm planlamaları daha da ön plana çıkacaktır.
GE Sağlık Küresel CEO’su Kieran Murphy’in çok beğendiğim bir sözü var: “Krizler inovasyonu tetikler”. Pandemi sonrası yukarda bahsettiğim alanlarda, Kieran’ın dediği gibi, ciddi atılımlar beklenebilir.
Dijitalleşme çalışma hayatınıza nasıl yansıyor? Müşteri ilişkilerinizi sürdürülebilmeniz yönünde dijital olanaklar sizin için ne kadar yeterli, ihtiyaçlarınızı ne derece karşılıyor?
Pandemiyle beraber, uzaktan iletişim platformları hayatımızda çok fazla yer almaya başladı. Birdenbire aile toplantılarını, doğum günlerini, müşteri görüşmelerini, bayram kutlamalarını dijital ortamlarda yaparken bulduk kendimizi. Çalışma tempomuzu ve performansımızı bu platformlar sayesinde hiç aksamadan devam ettirebildik. Kültürümüzde yüz yüze iletişim olmazsa olmaz iken, hiç dijital ortamda iletişim kurmayan müşterilerimiz bile yeni normale adapte oldu. Eğer bu pandemiyi 20 yıl önce; ne cep telefonlarının, ne de dijital iletişim platformlarının olmadığı bir dönemde yaşamış olsaydık bu devamlılığı sürdürebilmemiz olanaksız olurdu. Teknolojinin bizlere kazandırdıklarının değeri ve önemi bu anlamda çok büyük.
Pandemi sürecinde GE Sağlık olarak biz de müşterilerimizle yüz yüze yapmayı planladığımız birçok etkinliği ve eğitimi dijital ortamda, webinar formatında gerçekleştirmek zorunda kaldık.
Ayrıca bir ilk olarak, müşterilerimize “Sanal Fabrika Turu” yaptırdık. Bu sayede müşterilerimiz Amerika’daki bir fabrikada üretilen cihazlarımızı sanal ortamda görmenin yanı sıra gönüllü hastaların katılımıyla cihazın çekim proseslerini görme fırsatını elde etmiş oldu. Yakın gelecekte VR (Virtual Reality) ve AR (Augmented Reality) teknolojilerinin daha da gelişmesiyle sanal gerçeklik konseptinin, mekânsal gezilerin yanında kişisel iletişim alanında da çok daha etkili şekilde kullanıma girmesini bekliyorum.
Pandemi sırasında, sektörünüzü ve kendi faaliyet alanınızı gözden geçirdiğinizde, sunduğunuz hizmetlerin (ürünlerinizin) değişmesi/farklılaşması kısaca yeniden şekillenmesi gerektiğini düşündünüz mü?
Çalışma prensiplerimiz, süreçlerimiz ve faaliyet alanlarımız konusunda hiçbir farklılık yok. Bizim işimiz müşterilerimizin güvenilir iş ortağı olarak her zaman yanlarında olmak, fiziksel veya sanal olarak. Müşterilerimizin tercihine uyarak onlarla yakın iletişimimize devam edeceğiz.
Tıbbi cihazlar alanında GE Sağlık olarak ürün portföyümüz çok geniş olduğu için portföyü genişletme ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum fakat uzaktan tedavi ve teşhis, klinik karar verme süreçleri, operasyonel verimlilik gibi alanlarda müşteri ihtiyaçları doğrultusunda yeni nesil dijital ürünler söz konusu olacaktır. Klinik kumanda merkezleri, evde-sağlık çözümleri, klinik teşhis ve tedavide yapay zekâ uygulamaları bu tür ürünlere güzel birer örnek.
2020 yılı içerisinde yapılacak etkinliklere katılacak mısınız? Stratejilerinize ilişkin kısaca bilgi verebilir misiniz?
GE Sağlık Küresel CEO’muzdan gelen talimatlar doğrultusunda şu anda fiziksel etkinliklere katılımımız söz konusu değil. Sağlık sektörünün en büyük ve en önemli iki büyük etkinliği olan Amerika’daki RSNA ve Avrupa’daki ECR fuarları da bu sene dijital ortamda gerçekleşecek. Türkiye’deki etkinliklerin de büyük bir çoğunluğu dijital ortama taşındı veya taşınacak. Son çeyrekte yapılması planlanan, sponsorluğunu yürüttüğümüz bazı etkinlikler konusundaki kararımızı ise önümüzdeki günlerde vereceğiz.