Samsung’un Türkiye’deki tek yetkili distribütörü Promedis Grup, Türkiye’de yepyeni bir eğitim ve aplikasyon merkezi kuruyor! Samsung iş birliği ile kurulacak merkezde teknik servis eğitimleri düzenlenecek, servis mühendisleri eğitilecek; Ortadoğu ve Afrika ülkeleri de bu merkezden yararlanacak

Promedis Grup, Samsung’un Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olarak, dijital radyografi ve ultrasonografi grubunda fark yaratıyor!

Türkiye’nin teknoloji firması olarak anılmayı planlayan Promedis Grup, medikal IT alanı başta olmak üzere sağlıkta birden fazla iş modelinde yatırımlarıyla başarılı olmayı hedefliyor

Promedis Grup Genel Müdürü Onur Arslanoğlu

Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde lisans ve aynı üniversitede IT yönetimi üzerine yüksek lisans yapan Onur Arslanoğlu, uzmanlık alanını medikal sektörde pazarlama yönetimi olarak tanımlıyor.

1985 yılı, Ankara doğumlu olan Onur Arslanoğlu, üniversite mezuniyetinin ardından iki yıl Draeger Türkiye’de görev yaptı ve ardından Singapur’a yerleşti.

Singapur’da Draeger monitör grubunda Asya Pasifik ülkelerinden sorumlu iş geliştirme müdürü olarak göreve başladı ve ardından kısa sürede pazarlama direktörlüğü görevine yükseldi. Beş senelik bir Singapur macerasından sonra Mayıs 2015’te Türkiye’ye geri döndü. “27 yaşındaydım ve orada çok fazla tecrübe kazandım” diye konuşan Türkiye medikal sektörünün rol modeli olması beklenen yeni nesil yöneticisi Onur Arslanoğlu kendisi ve yaratmak istediği iş modeli konusunda sorularımızı şöyle yanıtladı:

“Yurt dışında, yabancı bir firmada çalışmak bana çok şey kattı. Tabii ki iş hayatınızda global ortaklarınız, iş ilişkileriniz oluyor ve hatta ortak organizasyonlar dolayısıyla sıklıkla yurt dışına seyahat ediyorsunuz, ancak orada çalışmak bambaşka bir deneyim! Öyle bir ana geliyorsunuz ki Türkiye’de olduğu gibi aile, arkadaş, ev ve benzeri anlamda bir kaçış noktanız olmadığını aniden fark ediyorsunuz, sorunlarla tek başınıza mücadele etmeyi, çözüm üretmeyi öğreniyorsunuz; empati kurma yeteneğiniz inanılmaz gelişiyor.

Çalıştığım bölgede hiç Türk yoktu. Tahmin edileceği üzere Alman şirketinde Alman olmak bile zorken, Türk olmak hiç kolay değildi! Bir de yaş faktörünü eklerseniz, insanların alışık olduğu standartlar dışında bir yöneticiydim. Tabii genç olmanın şöyle bir avantajı da oldu; yaşımdan dolayı firmamdaki üstlerim beni kendilerine rakip olarak görmediler ve arkadaşlık ön plana geçti, çok güçlü arkadaşlıklar kurdum.

Yaş, Benim İçin Adeta Bir Cam Tavan Oldu!

Eminim cam tavan kavramını duymuşsunuzdur. İş hayatında kadınlar için nasıl cam tavan kavramı varsa, benim için de yaş bir stigma! Bunu çok fazla tecrübe ettim! Annem aktif çalışma hayatının olduğu yıllarda, Siemens’te yönetici pozisyonundaydı ve firmadaki en genç kadın müdür olarak görev yaptı. Annemden dolayı da genç yaşta yönetici olmanın avantaj ve dezavantajlarını çok iyi biliyorum.

Bu nedenle iş hayatında cinsiyetten, yaştan, ırktan, dinden ve sosyo-ekonomik koşullardan bağımsız herkese eşit şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Doğru iş doğru kişiye verilmeli! Çalışma hayatımda bu prensibi benimsiyorum.

Bazen Bilmediğinizi Kabul Etmelisiniz

Promedis’te genç, dinamik ve iyi çalışan bir ekibimiz var. Aramıza katılacak kişilerden temel beklentimiz, ekiple uyumlu çalışmaları yanı sıra öğrenmeye açık olmalarıdır, öğrenmeyi reddetmemeleridir. İnsan bilmediğini kabul etmezse ona hiçbir şey öğretemezsiniz! Takımımızda bu ahengi yakaladığımızı düşünüyorum. Aramıza yeni katılacak kişilerin de bu takım oyununa uyum sağlamasını bekliyorum.

Babam Dur Durak Bilmeden Çalışmaya İnanır

Annem ve babamın geceli gündüzlü, iki ayrı işte çalıştıklarını hatırlıyorum. Tabii böyle bir ortamda büyümenin getirisi olarak babam 12 yaşımdan itibaren benimle çok ilgilendi, beni işlere sürekli dahil etti ve bana sorumluluklar verdi.

Ondan çok şey öğrendim. O, çok çalışmaya inanır; ‘dur durak bilmeden çalışacaksın’ der. Tanıyanlar bilecektir, onun oğlu olarak yanında çalışmak, normal bir çalışan olmaktan çok daha zordur, ne maaş ne de izin verir! Diyeceksiniz zor bir çocukluk olsa gerek, aksine çok mutlu bir çocukluk geçirdim.

 Şirketler Aileden Bağımsız Birer Tüzel Kişilik Olmalı

Şirketlerin aileden bağımsız hareket edebilen, vizyonu-misyonu oturmuş,tüzel kişilik olarak faaliyet göstermesi gerektiğine, yani kurumsallığa inanıyorum. Belki mühendislik eğitimimin verdiği bir bakış açısı olabilir; sisteme inanıyorum. Şirket içinde alınacak her kararın, yapılacak her işin tek bir yönetici kontrolünde olmadığı ve buna gerek duyulmadığı, kendi kendine işleyebilen bir yapı kurmayı hedefliyorum. Yani sistemin bir parçası olmak istiyorum, sistemin kendisi değil! Hayalim bu! Bunun için kişilere gerçek sorumluluklar vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Kolay bir süreç değil, hele aile şirketlerinde daha da zor, ama bu konuda büyük aşamalar kaydetmiş şirket örnekleri var.

Yurda Dönme Nedenim Sektörde Fark Yaratmak

Her zaman yaptığım işlerde fark yaratmaktan yana oldum! Açıkçası yurt dışından standart bir medikal şirket kurmak için dönmedim. Amacım mevcudu devam ettirmek değil, yeniden inşa etmek!

Promedis ile anahtar teslim hastane projeleri yapmak amacıyla yola çıktık; çok başarılı örnekler verdik. Çok uluslu firmalara, çok uluslu bir firmaymış gibi çözüm ortağı olabilecek ve aynı zamanda Türkiye’deki pazarın gereksinimini sağlayabilecek köklü bir firma olma hedefiyle adım attık. Hastane projesi dediğiniz iş zorlu bir uğraş; çok kalem ürün ve tek müşteriniz yani tek muhatabınız var. İşte bu noktada bir atılıma ihtiyaç duyduk.

Şanslıyım ki Altyapıya Yatırım Yapmam Gerekmiyor

Promedis olarak medikalin yanı sıra inşaat, mobilya, dekorasyon gibi yan işlerin de dahil olduğu 6 grupta faaliyet gösteren bir grubuz. Dikey entegrasyonumuz var.

Medikal kısımda 70’i aşkın kişi çalışıyoruz; Ankara, İzmir, İstanbul ofislerimizin yanı sıra Erzurum’da da bir ekibimiz var. Promedis’i büyütürken altyapıya yatırım yapmam gerekmiyor, şanslı olduğum hususlardan biri de budur! Çok hızlı büyüme sağladık ve bunu sürdürülebilir hale getirdik.

Samsung Marka Gücünün Büyüsüne Kapılmıyor

Beklenen soru geldi sanırım: “Neden Samsung?” En yalın haliyle şunu söyleyebilirim, Samsung ile Promedis’in vizyonu örtüşüyor. Samsung’un çok sevdiğim tarafı, hani küçük firmalarda hemen fark edilen o büyüme hırsı vardır ya, işte hala ona sahip olmasıdır. Bu hem ürün kısmında inovasyon döngüsüne ciddi katkı sağlıyor, hem de satış yönetiminde yani sahada hala son derece aktif olmalarını! Buna şöyle örnek vereyim; Samsung her sene tecrübeli servis mühendislerini Türkiye’ye gönderiyor ve bizim servis ekibimizle beraber 15 gün boyunca gezerek servis bakım hizmeti veriyorlar. Bu esnada yazılım güncellemeleri de yapılıyor. Ve Samsung bu hizmet için ne bizden ne de müşteriden ücret talep etmiyor.

Çok uluslu kurumsal firmaların normalde bu kadar hızlı hareket etmesi beklenen bir şey değildir, çok fazla prosedüre tabidir. Samsung beklenenin aksine hızlıca organize olarak 8-9 şehir gezerek eğitimler veriyor. Beni cezbeden hususlardan biri de budur!

 Eğitim ve Aplikasyon Merkezi Kuruyoruz

Türkiye’de Ortadoğu ve Afrika’nın da yararlanabileceği bir eğitim ve aplikasyon merkezi kurmayı planlıyoruz. Draeger zamanında Draeger’in dünyadaki bir kaç akredite merkezinden biri de bizdik, bunun için gerekli bütün deneyime sahip olduğumuzu ve altyapımızın hazır olduğunu söyleyebilirim. Samsung ile anlaşmamızı imzaladık; teknik servis eğitimlerinin verileceği, servis mühendislerinin eğitileceği bu merkezi Türkiye’de biz kuracağız. Burayı bir değer merkezi haline getirmeyi planlıyoruz.

Samsung, Dijitale Çok Büyük Yatırım Yapıyor

Samsung’un tüm sağlık portföyü Promedis’in tek yetkili distribütörlüğünde olacak. Dijital radyografi grubu ve ultrasonografi grubu var. Dijital konusunda son derece iddialıyız; bu ürünlerimiz bugün birçok üniversite ve eğitim-araştırma hastanesinde kullanımda, geri dönüşler son derece olumlu. Yeni bir mobil X-ray grubumuz var ki hayran kalmayan müşterimiz yok diyebilirim! Samsung dijitale çok büyük yatırım yapıyor, tüm parçaları kendisi üretebilen dünyadaki birkaç markadan biri… Diğer distribütörlüklerimiz de devam ediyor ama görüntüleme konusunda ciddi bir atılım yaptık.

 Medikal IT Alanında Yatırım Yapmak İstiyorum

Sağlık sektöründe tek bir iş koluyla, tek bir iş modeliyle yer almayı tercih etmiyoruz. Birden fazla iş modelinde başarılı olmayı hedefliyoruz. İlk etapta anahtar teslim hastane projeleri ile başladık, şimdi ultrasonografi ve dijital X-Ray görüntüleme kısmına girdik, bununla birlikte bize yeni ufuklar açacak yeni yatırımlarımız da olacak. Yani Promedis olarak sağlık yatırımlarımız hep devam edecek.

Hatırlarsanız fark yaratmaktan bahsetmiştik. Esas farkı teknoloji üreterek yapacağımıza inanıyorum; Promedis olarak sadece medikal değil, teknoloji firması olarak anılmak istiyoruz. Bunun için medikal IT alanında yatırım yapmak istiyorum.

Medikal IT, aslında benim kişisel bir uğraşım, dünyada yükselen bir trend; dolayısıyla Türkiye’de de önü açık ve güzel işler yapılıyor. Yazılım kısmında da dünyada çok enteresan gelişmeler oluyor. Önleyici tıp bizde de son derece güncel bir sağlık politikası mesela; evde bakımı tele-tıpla destekleyen organizasyonlar var, kısıtlı kaynakla çok hastaya ulaşabilme projeleri üretiliyor. Bu noktada yapılacak çok iş var. Türkiye gibi geniş sağlık sektörüne sahip bir ülkede birden fazla kullanıcının isteklerine cevap veren bir yapının dünya pazarında da geçerli olabileceğini düşünüyorum. Bu yönde çalışmalarımız var ama henüz başlangıç seviyesinde!

 En Büyük Sorun Kaynak Yokluğu

Yazılım ve medikal IT konusunda Türkiye’deki en büyük sorun kaynak! Böyle bir girişimde yatırımcı bulmak kolay değil. IT sektörünün en büyük handikapı hızdır. Bunu yapmak için de kaynakla ölçeklenebilir bir modele ihtiyacınız var. Türkiye’de yatırımcı bulmak zor! ABD’deki gibi projelerinizi destekleyebilecek fonlar, yatırım enstrümanları bulma imkanı bizde yok! Tüm bunlara rağmen Türkiye’de güzel şeyler de oluyor. Tabii kat edilmesi gereken çok yol var…

Babam her zaman şunu öğütler; kendini adamadan büyük başarılara imza atamazsın! Bir şey istiyorsan sadece çalışmak değil, kendini o işe adaman lazım der; bence de başarı için bunu göze alman gerekir.”