9. ve 10. OHSAD Kurultayı programının hazırlanmasında görev alan OHSAD Yönetim Kurulu Danışmanı Hüseyin Çelik, bu seneki Kurultayı klinikiletişim okurları için değerlendirdi.
“OHSAD, 10. yılı ile birlikte sektör buluşmalarını gelenekselleştirdi. Son iki yıldır OHSAD Kurultayı programının oluşmasına katkı sunmaya çalıştım. Geniş katılımlı oturumlar yanı sıra sektör sorunları özelinde, hem teorik hem de çalışma hayatında pratik karşılığı olan konuların tartışıldığı eş zamanlı oturumlar düzenledik. Bunun ilkini geçen sene yapmıştık, bu sene geniş kapsamlı haliyle yeniden düzenledik ve epeyi ilgi gördü. Salonlar doluydu ve insanlar yer bulmakta zorlandılar. Önümüzdeki yıllarda bu konsepti devam ettirmeye çalışacağız.
Bu yönüyle baktığımızda OHSAD sadece kamu kurumlarıyla değil, özel sektör, üniversite, akademi ve uygulayıcılarla bir araya geldiği platforma dönüştü.
Sıkı Maliyet Politikası
Bu senenin teması GSS’nin 10. yılı olması dolayısıyla sağlığın finansmanı idi. GSS’yi hayata geçirirken özellikle finansal sürdürülebilirlik adına kaygılar vardı. Bugün gelinen noktada anlaşılan o ki yapılan düzenlemeler kantarın topuzunu kaçırırcasına sıkı bir maliyet politikası uyguladı. Hem kamu hem de özel hastaneler ve üniversite sağlık hizmeti sunucularının mevcut hizmet standartları ve kalitesini tehdit eder hale geldi. Bu yönüyle GSS’nin 10. yılında amaçlananlar ile elde edilen sonuçlara bakılarak, bundan sonra sistemin sürdürülebilirliği adına riskleri ortaya koyarak, bunları birlikte yönetmemiz yönünde oldukça şeffaf, katılımcı ortamda tartışmalar yapıldı.
GSS Büyük Ölçüde Amacına Ulaştı
Yasalaşma sürecinde görev alan biri olarak ifade etmek isterim ki, GSS büyük ölçüde amacına ulaştı. Ancak bütün sağlık hizmetlerini ve doğumundan ölümüne kadar herkesi kapsıyor olmasının sağlık harcamalarında yaratacağı olası riski dikkate alarak Kanun 1.10.2008’de yürürlüğe girmeden EKK kararı ile bazı katı politikalar uygulandı. Başlangıçta kamu ile özeli daha rekabetçi bir ortamda yarıştırmaya çalışırken sistem maalesef kamu ve özeli birbirinden ayıran bir yapıda uygulandı. Burada en büyük sıkıntıyı son 5 – 6 yıldır özel sektör yaşamaya başladı. Kamu, SUT fiyatları üzerinde oluşan maliyetini genel ve özel bütçeden aktarmaya devam ederken SUT fiyatının ve buna endeksli olan yüzde 200 fark ücretinin sabit kalması sonucu başta fark alınmayan branşlar olmak üzere özel sektör enflasyon, kur artışı gibi nedenlerle kendi maliyet artışını karşılamakta yetersiz kaldı.
Burada politika yapıcılar açılım sağlayamadı. Bu da vatandaş ve sektör açısından olumsuz sonuçlara yol açmaya başladı. OHSAD Kurultayında bu konu sıklıkla vurgulandı. Bu yönüyle GSS’nin, kurulma amaçlarından biraz uzaklaştığını ifade etmek mümkün!
Dengeleyici Politika Uygulanmadı
Kamu ve özeli herhangi bir mülkiyet ayrımına tabi olmaksızın hizmet alan vatandaşın hakkını, hukukunu esas alarak kurgulamıştık; kamu ile özelin rekabetinden vatandaşın kazanacağını düşünmüştük ve GSS’nin herhangi bir istisna olmaksızın tüm nüfusus kapsayacak şekilde uygulanmasını hedeflemiştik. İşverene ek bir mali yük getirmemek için prim oranlarında artış öngörmedik. SSK Yasasında var olan prim oranlarını aynen korumaya çalıştık. Bu kamu politika yapıcıları açısından olası harcama riskini yönetmek için maliyet kontrol unsurlarının aşırı ölçüde devreye alınmasında etkili oldu. İlerleyen dönemlerde bunu dengeleyecek politikalar da uygulanmadığı için GSMH içinde sağlığa ayrılan payın o kadar büyük, genişletici politikaya rağmen daha da düştüğünü gördük. Kamu ve özel sektör için fiyatlandırma politikalarını ve yöntemlerini gözden geçirmeye ciddi şekilde ihtiyaç duyduğumuz bir dönem içindeyiz.
Kalite ve Memnuniyet İlk Planda Olmalı
Dünyaya örnek gösterilen sağlık finansman sistemimizin geçmişte SSK’da olduğu gibi hataya düşmemesi gerekiyor. SSK o dönemde hep maliyet tasarrufu yöntemine gitti; hizmet kalitesini, vatandaşın memnuniyetini ikinci plana koydu ve bunun sonucunda vatandaşa yaşattığı sıkıntı nedeniyle devredilen bir kuruma dönüştü. Burada kuşkusuz ki tek karar verici SGK değil; 9 kişilik Fiyatlandırma Komisyonunun 2 üyesini temsil ediyor. Ama tümüne baktığımız yapının sadece maliyet kontrolüne odaklanmış olması hizmet sunucularının sorunlarına gereken önemi vermemiş olmaması bence en temel sorunlardan biridir. Bu çözülmediği takdirde bunun bedelini yine vatandaş ödeyecektir. Kayıt dışılık artacak, devlet hastanelerinde vatandaşın cepten para ödediği kayıt dışılık ortaya çıkacaktır. Eski sağlık sisteminin istenmeyen göstergelerini yaşamaya başlayacağız. Ben bunu en büyük tehdit olarak görüyorum.
OHSAD’da Uluslararası Açılım
OHSAD Kurultayının sonuca etki edecek şekilde tasarlanabilmesi için kamuyla belki daha yakın iş birliği gerekiyor. Bence en önemli paydaş Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kuruludur. Bu Kurulun 4 üyesinin 10. Kurultayda yer alması, toplantıya katılması ayrı bir kazanım oldu.
Toplantının sonuçları herhangi kısıtlamaya tabi olmadan Kurultayın ilk günü tüm katılımcılarla paylaşıldı. Umuyoruz ki bu öneriler politika yapıcılar tarafından dikkate alınır. Sağlık sistemimiz geleceğe güçlü şekilde devam eder.
Türkiye sağlık pazarı artık uluslar arası nitelik kazanıyor, sağlık turizmi bunun önemli bir göstergesi. Yurtdışında sağlık yatırımı yapan girişimciler de her geçen gün artıyor. Bu da Turquality programının da devreye girmesi bu sürece ayrı bir ivme kazandıracaktır. OHSAD Kurultayının da uluslar arası yapılmasına yönelik açılımları gündeme getirmesi önemli olacaktır.”