Acıbadem Sağlık Grubu Genel Müdürü ve SGK’nın ilk Başkanlarından Tahsin Güney GSS’nin geldiği noktaya ilişkin şunları kaydetti:
“GSS uzun yıllar tartışıldı. GSS çok temel bir esas üzerine kurulu, sağlığın toplumsallaştırılması. 2. Konu; Türkiye tercihini sigortacılık üzerine yaptı. Kamu sağlığının finansmanını vergilerle de yapabilirsiniz sigortacılık esasına göre de yapabilirsiniz. Türkiye sigortacılığı seçti. Sigortacılık devreye girince hasta katılım payı gündeme geliyor. Burada yaşanan sorun şöyle; GSS’nin finansmanı sigortacılık esasında kurulu olan SGK’da iken öte yanda aslında yıllarca vergi esasına göre çalışmış olan Sağlık Bakanlığı var. Sağlık Bakanlığının varlık amacında vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımı için para ödememe mantığı var. Bu iki iş yapma tarzı sektörü bazen sıkıntılara sokabiliyor. Bu çatışmaları yönetmek özel sektörün üzerine kalıyor. Sigortacılık esası varsa GSS prim gelirleri ile diğer prim gelirlerini birbirinden ayırır. Sigortacılık mantığına göre aldığınız parayı niçin alıyorsanız oraya harcamalısınız. Ama şu ana baktığımızda bu ayrım var denilemez. GSS için toplanan primlerle diğer sigorta kollarının da sübvanse edebildiğini görüyoruz. Bu da GSS’nin kuruluş amacına terstir. Sağlığa harcamanız gereken parayı başka yere harcadığınız için hem sağlıktan ödün veriyorsunuz hem de sigortacılığın diğer alanında örneğin emeklilik alanında yaşanması gereken sorunları yokmuş gibi gösteriyorsunuz. Kısaca sorunları öteliyorsunuz.
Sevk Zinciri Kurulamadı
GSS’nin bir başka esası da sevk zinciridir. 1., 2. ve 3. basamaklara göre sağlık hizmetinden yararlanması konusu var ki bir çok ülkede bu zincir vardır. Aile hekimliği güzel bir atılımdı ama istenen düzeyde olmadığı için sevk zinciri oturmuyor. Şu anda üniversite hastanesi 3. basamak olmasına rağmen burayı özendirici bir yapı var; üniversiteye daha düşük ödeme yapılıyor. Oysa üniversite hastanelerini zorlaştırmak gerekir, sevk zincirinden sapma var. GSS’de MEDULA gibi ciddi bir datamız var. Dünyada sayılı sistemler arasındadır. Buradan çıkan sonuçlarla klinik çalışmalara pencere açılabilirdi, kaynakların rasyonel kullanımı sağlanabilirdi, gereksiz kullanımın önüne geçilebilirdi… GSS’nin temelinde bu büyük verinin toplanması, işlenmesi ve karar verme süreçlerinde kullanılması mantığı vardı.
Gelir Yükseldikçe Sağlık Harcaması Artıyor
Bir başka unsur da tamamlayıcı sağlık sigortası idi. Keşke bir acil eylem planı olsa da kısa sürede bu sorunlar çözülebilse. Araştırmalar şunu gösteriyor; gelir ve eğitim düzeyi yükseldikçe sağlık hizmetlerinden insanlar daha fazla yararlanıyor. Yüksek geliri olan insanların sağlık harcamalarına katkısını engelledikçe aslında gelir düzeyi düşük insanlardan onlara bir transfer yapıyorsunuz. Bunu engellemek için gelir düzeyi yüksek insanların sağlık sistemine katkılarının önünü açmanız gerekiyor. Bunlardan biri tamamlayıcı sağlık sigortasıdır. Maalesef toplumun yüzde 3 – 4’ü civarında özel sağlık sigortası var. GSS’de istediğimiz yere geldik mi derseniz bana göre gelmedik.
“Fiyat Dondurmak bir Kontrol Sistemi Olmamalı”
En önemli konu finansman! Sağlık harcamalarının kontrolü sadece bizim ülkemizin sorunu değil, en gelişmiş ülkelerin de sorunu. Türkiye 2035’te yaşlı nüfusa sahip olacak. Bu, sağlık harcamanız yükselecek demek. Hazırlıklı olmak gerekiyor. Türkiye de sağlık harcamasını kontrol etmeye çalışıyor ama bana göre bunu çok basit bir yolla yapıyor: Fiyatları dondurarak! Fiyatları dondurarak sağlık harcaması yapmanın altında yatan mesaj şudur: Fazla işlem yap! Bence bu çok sağlıksız bir mesaj… Fiyatları dondurarak yapılan bir fiyat kontrolü sistemi de tembelleştirir. Siz nerede tasarruf edilecek, hangi alanları kısmam gerekir demeniz gerekirken fiyatları dondurarak bir anlamda siz fiyatları kontrol ettiğinizi düşünüyorsunuz. Bu da sistemi yani bürokrasi, MEDULA, döner sermaye ve tabi ki vizyonunuzu tembelleştirdiği için yeni kaynaklar yaratamıyorsunuz ve geleceğe hazırlık da yapamıyorsunuz. Fiyatlama basit gözükebilir ama örneğin TUS’ta çok yüksek puanlar almış hekimlerin tercihlerine baktığınız zaman zaten anlıyorsunuz ki bazı branşları seçmemeye başlıyorlar. KVC, cerrahi gibi branşlar… Mesela bazı hastaneler bazı branşları daraltmaya, kısıtlamaya başlıyorlar. Oysa o branşlar o kadar kıymetli ki… İşte sizin orada koyduğunuz bir fiyat Türkiye’nin geleceğe yönelik hastane yapısını, hekim yapısını sürekli değiştiriyor. Kaynakların rasyonel dağılımını engelleyen bir sisteme doğru gidiyorsunuz. O nedenle ben şöyle görüyorum, güzel bir ağaç dikildi iyi meyveler verdi ama ağaca bakıyor muyuz derseniz işte orada bazı sorunlar var.”