GE Türkiye Genel Müdürü Yelda Ulu Colin röportajı:

Sağlık sektörü sizi yakından tanıyor ama yine de kendinizi kısaca anlatır mısınız?

Ankaralıyım, Ankara Atatürk Anadolu Lisesi mezunuyum. ODTÜ, Çevre Mühendisliği okudum ve 1 yıllık asistanlık, yüksek lisans dönemim oldu, tamamen tesadüf eseri, faaliyet gösterdiğim sosyal bir dernek dolayısıyla gelen bir iş teklifini değerlendirdim. Ben de o zaman üniversite hayatını sıkıcı buluyordum, insanlarla daha iletişim içinde olabileceğim, daha sosyal bir karakterdim, iş bana cazip geldi. 1993 yılında radikal bir kararla sağlık sektörüne girdim ve 1995’te de Siemens’e katıldım.

18 yıl 6 ay Siemens Türkiye’de, Ankara’da sağlık sektöründe bölge satış yöneticisi olarak başladım, sonra kilit müşteri yöneticisi oldum sonra İstanbul’a geldim; satış müdürü ve ardından entegre çözümler birim yöneticisi oldum. 2013 Ekim ayında GE’ye katıldım. Görüntüleme Türkiye ve Orta Asya’nın Genel Müdürü olarak başladım, 2014 Temmuzdan sonra da GE Türkiye Sağlığın Türkiye Genel Müdürlüğü görevini yürütüyorum. Gelişmiş bir adalet duygum var ve GE’nin kadınlara önem vermesi, dil, din ve ırk ayrımı gözetmemesi, çeşitlilik politikası benim için de son derece kıymetli değerler… GE’nin çok ileri düzeyde bir şirket olduğuna inanıyorum ve daha nasıl katkıda bulunabilirim diye her gün düşünüyorum.

GE kadın istihdamı konusunda nasıl bir politika izliyor?

GE Türkiye sağlık kısmındaki kadın oranı şu anda yüzde 36 ile Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyor. Bizim genel GE Türkiye’ye baktığımızda yüzde 30’lar civarında…

GE’nin liderlik takımına bakıldığında kadın oranı yüzde 40’a çıkıyor. Ben GE ailesine 3,5 yıl önce katıldım ve 3 yıldır oranlar böyle. GE’nin global ve Türkiye’de kadın istihdamını arttırmak için yürüttüğü birtakım insiyatifler var; Return The Career – Kariyere Geri Dönüş adlı bir programımız var mesela. Anne olmuş veya farklı sebeplerle iş hayatından ayrılmış, 4 yıla kadar ayrı kalmış diyelim ve 10 yıllık iş tecrübesi olan kadınlar için insan kaynaklarımızla birlikte bir program hazırladık. Bunu yeni duyurduk. Açık pozisyonlarımızda Return The Career diye özel pozisyon ayarladık. Bu programda özellikle kariyerine ara vermiş kadınlara öncelik tanıyoruz. Çünkü GE’nin globalde de 2020’de kadın-erkek arasındaki istihdam oranını yüzde 50-50 olacak şekilde eşitlemek gibi bir hedefi var. 184 ülkede faaliyet gösteriyor ve hepsinde böyle bir program açıklandı. Biz Türkiye’de açıkladık. Şimdi başvuruları değerlendireceğiz, oranlarımız ortalamanın üzerinde ama eşit seviyeye nasıl getirebiliriz diye çaba gösteriyoruz.

GE Woman Network çalışmamız var; 1997’de globalde kurulmuş. GE’de çalışan kadınların kendi içlerindeki şebekesi diyelim; birbirlerini iş hayatında desteklemelerine ve üst düzeydeki kadınların daha alt seviyeye koçluk yapmalarına, ortak toplantılar düzenlemelerine yarayan bir iletişim ortamı bu.

2003’te Türkiye’de kurulan bu şebeke bugün de son derece aktif. GE sağlık haricinde GE Türkiye’nin CEO’su kadın biliyorsunuz; kuruluşumuzun bu konuda pozitif ayrımcılık yaptığını rahatlıkla ifade edebilirim.

Açık pozisyonlar için aday belirlerken yüzde 50-50 kadın ve erkek aday, yöneticilerin önüne çıksın istiyoruz, eğer eşit kalifikasyonlar sözkonusu ise tercihimiz kadınlardan yana oluyor. Pozitif ayrımcılık yaparak çalışan dengesini daha iyi hale getirmeye çalışıyoruz.

Geçtiğimiz sene İstanbul inovasyon merkezimizde “Kızlar Kodluyor” diye bir program hayata geçirdik. Ortaokul ve lise kız öğrencileri hedefleyen bir yazılım eğitimi yaptık. Küçük kızlarla toplandık ve profesyonel eğitmenler kızlara kodlamayı öğretti. Yapmaya çalıştığımız şey, kadınların dikkatini teknik konulara biraz daha fazla çekmek… Mühendis kadın sayısını nasıl arttırabiliriz diye düşünüyoruz… Kadınlar teknolojiden farklı konulara yönlendiriliyorlar, globalde de aynısı geçerli, mühendis kadın sayısı son derece az… Oysa dijital çağ içindeyiz, her şey dijitale kayıyor. GE’nin faaliyet gösterdiği her alan artık dijital, sağlıkta da böyle… İnovatif çözümler, programlar hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ortamı ne kadar çeşitli hale getirebilirseniz daha fazla inovatif fikir ortaya çıkıyor. GE’nin özellikle önem verdiği konular arasında din, dil, ırk yönünden çeşitliliği arttırmak da var.

Kadınların çalışma hayatında ön planda olduğu özellikler sizce neler?

Bence kadınlar çok daha detaycı ve titiz… Kadınları ve erkekleri yönetmek de çok farklı, bunu da deneyimledim. Kadınlara bir görev verdiğinizde ve kısa aralıklarla sorup takip ettiğinizde daha fazla strese giriyorlar. Çünkü zaten sorumluluk duyguları kadınlarda daha gelişmiş. Genetik kodlama var kadınlarda, multi tasking – aynı anda birçok işi yapma kapasitesi kadınlarda daha gelişkin… Duygusal zeka daha önde, insanlarla iletişim halinde olmaları gereken görev ve pozisyonlarda bir adım öne çıkmaları aslında daha kolay. Daha iyi bir dinleyiciler. Çünkü daha sabırlılar.

GE’ye başlarken nasıl bir hayaliniz vardı?

GE’ye başlarken hayalim, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hak ettiği yere gelmesiydi. Son 3 yıldır bu konuda radikal bir sıçrayış yaptık, pazar payımız artı 8 oranında arttı. Bunun arkasında yatan sebep müşteriyi iyi anlamaktan geçiyor; müşterinizi ne kadar iyi anlıyor, ihtiyaçlarına çözüm sunabiliyorsanız, kendisini sizinle ne kadar iş ortağı hissedebiliyor, önünü açabiliyorsanız başarı şansınız da o derece artıyor. Size bu şansı veren müşteriyi yarı yolda bırakmamanız çok önemli… Bizim ilk önceliğimiz müşteri daha sonra çalışanlarımızın memnuniyeti… En iyi yapılabilecek pazarlama faaliyeti müşteri memnuniyetinin en üst seviyede tutulmasıdır, bunu yapmaya çalışıyoruz. GE sağlık bölgede de, Ortadoğu, İran ve Türkiye’yi kapsayan bölge, yönetim kısmında da çok fazla Türk çalışıyor. Bu da büyük bir başarı bence… Bölgenin yönetiminde de söz sahibi olabiliyorsunuz ve zaten Türkiye bölgeye rol model olabilecek ileri bir seviyede.

Bünyenizde kaç kişi çalışıyor?

Türkiye çalışanlar olarak 200’ün üzerindeyiz, Bölge için çalışanlar da 150 civarında…

GE sağlığın alt birimleri var; görüntüleme dışında ameliyathane – yoğun bakımlarda yaşam destek birimleri için ürünlerimiz var, bilişim çözümleri sunulan healthcare IT birimimiz var, life siences dediğimiz biyoloji ilaç üretimine olanak sağlayan teknolojilerimiz var, bugün bir ilaç firması Türkiye’de biyolojik ilaç üretmek isterse biz onun bütün üretim platformunu kurabiliyoruz. Kendimiz ilaç üretmiyoruz ama bunun platformunu kurabiliyoruz. İlaca verdiğimiz paranın büyük bir kısmını yurtdışından ithal ettiğimiz ilaçlara veriyoruz. Adet bazında daha düşük alıyoruz ama paranın büyük kısmını onlara veriyoruz. Eğer Türkiye’de yerli ilaç üretimine uygun bir zemin hazırlanabilirse biz de bu konuda destek olmaya hazırız. Cari açığı azaltmada büyük bir rolümüz olabilir diye düşünüyorum. Günümüzde artık, hastalıkların genel prosedürleriyle değil de kişiye özel tedavi şekli çok gelişiyor.

PPP modeliyle yapılan Şehir Hastanelerinde nasıl rol oynuyorsunuz?

Kamu özel ortaklığı modeliyle (Public Private Partnership – PPP) yapılan şehir hastanelerinde GE olarak ağırlıklı yer alıyoruz; bu bizim içim heyecan verici bir durum. Tüm PPP projelerinde yer alıyoruz. Hem yüklenici tarafında hem P2 dediğimiz hizmet sağlayıcıları tarafında hem de Sağlık Bakanlığı tarafında çözümler sunuyoruz.

Son iki yıla baktığımızda ileri ve birinci olarak konumlandırabiliriz GE’yi. Başından beri çok yakından takip ettik. Müşteriyle güven ilişkisini erken kurmamızın getirdiği bir avantaj… Ben şahsen 2006’dan beri PPP’leri takip ediyorum. Türkiye’yi globale çok iyi anlatıyoruz. Söz verdiğimiz şeyleri yaptığımızı da gördükleri için bize destek oldular. 2 projeyi – Ankara Bilkent ve henüz açılan Mersin Şehir Hastanesini – DİA ile imzaladık. Bu hastanelere görüntüleme alanlında en iyi teknolojileri götürmeleri beni çok etkiledi. Türkiye’nin her yerinde insanların en üst teknolojiye ulaşabilmesi bence çok önemli… Türkerler ortaklığıyla 2 projeyi daha imzaladık; İzmir ve Kocaeli Şehir Hastaneleri. Yozgat ve Adana şehir hastaneleri için ürünlerimizin bir kısmını verdik, diğerleri için görüşmelerimiz devam ediyor.

GE’nin yapılandırılmış finansman dediğimiz departmanı var, onu çok iyi kullanıyoruz; yani finans desteğimiz de var, İzmir ve Kocaeli projelerinde mesela GE’nin ortak olmasıyla uluslar arası finansmanın kapısını açtık. O çok büyük bir adımdır bence… Düşünsenize, 2 projenin finansmanı GE desteğiyle sağlandı. Çalışan sayımızı da güncelledik tabi, 200 kişiye bir bu kadar daha çalışan eklendi. Çünkü farklı servisler de yapacağız. İzmir ve Kocaeli projelerinde sadece GE’nin cihazlarında bakım-onarım hizmeti değil bu iki kampüsteki tüm medikal cihazların teknik operasyonunu biz yürüteceğiz. Mühendis, teknik, operatörlük için yeni istihdam alanı açacağız.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi yeni bir hastane açıyor bu sene ve bu hastanenin tüm medikal cihazları için GE ile tek kontrat imzaladılar. Hastanenin tüm departmanlarında GE var. Tüm ürün portföyümüzle tek anlaşma, tek servis organizasyonu yapıldı. Okan Üniversitesi hastanesi de böyle… 

Sağlık sektöründe görev yapmak isteyen genç kadınlara vermek istediğiniz mesaj nedir?

İnsanlar sizi cinsiyetten bağımsız gördükleri zaman bence iş hayatında daha rahat ediyorsunuz. Çünkü kadın olmanın getirdiği birtakım zorluklar var. O zorlukları ne kadar öne çıkartırsanız algı da kültürel olarak o kadar değişiyor, önyargı oluşabiliyor. Ben onu deneyimledim. Ben 2 çocuk doğurdum, doğum iznim 2 aydı ve 2 ay dolmadan evden çalışmaya başladım. Kadın olmanın getirdiği zorlukları kendi içinizde ne kadar halledebilirseniz size bakış açısı da o kadar nötr oluyor. Kadınlar aslında iyi oldukları halde bunu göstermekten bazen çekiniyorlar. Daha geri planda kalıyorlar. Erkekler daha düşük kapasitede bile olsalar kendilerini öne çıkartıyorlar. Kadınlar sesini daha çok çıkarmalı, çekingen olmamalıdır. Liderlik özelliklerini öne çıkarmalılardır.

Bence kadınlar birbirinin dostu ve arkadaşı olmalı, ancak böyle daha ileri gidebilirler çünkü erkekler birbirlerini zaten destekliyorlar.