PROF. DR. SERHAT ÜNAL: ”O KADAR YAYGIN HALE GELDİ Kİ BU AIDS SONRADAN BUNUN VİRAL ENFEKSİYON OLDUĞU ANLAŞILDIĞI HALDE ADI BÖYLECE KALDI. ASLINDA HIV ENFEKSİYONU TIPKI HEPATİT ENFEKSİYONU GİBİ… AIDS İŞTE BU SON DÖNEMİN ADI”
Toplumdaki HIV farkındalığını artırmayı ve toplumun HIV ile ilgili doğru bilgiye erişimine katkı sağlamayı amaçlayan “Birlikte HIV’den Güçlüyüz” platformu bu yıl Dünya AIDS Günü’nde düzenli HIV testinin önemine dikkat çekmek ve HIV ile mücadelede cesaret, güç, fedakârlık ve azimle çalışanları kutlamak amacıyla “Cesurum Hayata” farkındalık kampanyasını başlattı. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olan HIV, geliştirilen tedavi yöntemleri ile günümüzde tedavi edilebilen kronik bir enfeksiyon halini aldı. Toplumun çok geniş bir kesiminde halen HIV ve tedavi edilmediği takdirde dönüştüğü Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu (AIDS) ile ilgili yeterli bilgi ve farkındalık mevcut değil. Bu yüzden de Türkiye ve içinde bulunduğu bölgede hastalık yayılımı hızlı seyrediyor. Oysa tanı koyulduğunda, tedaviye erişim ve tedaviden başarılı sonuç alma oranları Türkiye’de çok yüksek.
Kampanya kapsamında hazırlanan “Cesurum Hayata” temalı videolarda yer alan; Armağan Çağlayan, Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Uzmanı Prof. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu, Pozitif-İz Derneği Kurucu Üyesi Çiğdem Şimşek ve Pozitif Yaşam Derneği Sosyal Hizmet Uzmanı Mehmetcan Yazıcıoğlu kendi hayatlarındaki cesaret hikayelerinden yola çıkarak izleyicilere ‘Sen de cesurum hayata de ve en ufak bir şüphen varsa HIV testini yaptırmayı ihmal etme’ mesajını vererek, HIV yayılımını durdurmak için HIV testi yaptırmanın önemine dikkat çektiler.
ŞEBNEM GİRGİN: “TÜRKİYE’DE 2017 YILINDA BİR KAMUOYU ARAŞTIRMASINA DESTEK VERDİK. TÜRKİYE’DE YAŞAYAN HER 4 KİŞİDEN 3’ÜNÜN HIV İLE İLGİLİ BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞINI ANLADIK. ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN %75’İ HIV İLE YAŞAYAN KİŞİLERİN HERKES GİBİ SAĞLIKLI BİR YAŞAM SÜREBİLECEĞİNİ BİLMİYORDU”
4 Kişiden 3’ünün HIV ile İlgili Bilgisi Yok
Cesurum Hayata kampanyasının tanıtımı nedeniyle düzenlenen toplantının açılışında konuşan Gilead Türkiye Genel Müdürü Şebnem Girgin şunları söyledi:
“Gilead, HIV alanında geliştirdiği ilaçlar ile HIV enfeksiyonunu çaresiz bir hastalık olmaktan çıkartıp, kronik bir sağlık durumuna dönüştürmeyi başardı. 33 yıldır dünyada HIV ile yaşayan insanların sağlıklı bir şekilde hayatlarını sürdürebilmeleri için tedaviler geliştiriyor. Dünyanın her yerinde STK’larla, devletlerle, sağlık kurumlarıyla birlikte HIV ile enfekte kişilerin hayatlarını daha iyi devam ettirebilmesi için bilinçlendirme ve farkındalık kampanyaları yürütüyor.
Biz de Türkiye’de 2017 yılında bir kamuoyu araştırmasına destek verdik. Başkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nin birlikte yürüttüğü araştırma sonunda Türkiye’de yaşayan her 4 kişiden 3’ünün HIV ile ilgili bilgi sahibi olmadığını anladık. Araştırmaya katılanların %75’i HIV ile yaşayan kişilerin herkes gibi sağlıklı bir yaşam sürebileceğini bilmiyordu. Bu durum bize bir sorumluluk daha yükledi ve 3 yıl önce “Birlikte HIV’den Güçlüyüz” platformunu kurduk. Hekimlerimizle, hekim derneklerimizle, STK’ların değerli temsilcileriyle, kamu ve medya ile birlikte yürürsek toplumda fark yaratırız diye düşündük.
Bu platform çatısı altında önce Nihat Odabaşı ile 14 ünlü gönüllüyü de içine alarak “En büyük Hastalığım’ kampanyasını lanse ettik. Geçen yıl da RAP sanatçısı Tankut Manas TEST adında bir şarkı besteledi ve HIV şüphesi olanları test yaptırmaya davet etti. Bu yıl da ‘Cesurum Hayata” kampanyasını hayata geçiriyoruz.
Cesurum Hayata projesi ile, HIV konusunda toplumsal farkındalığı artırırken, aynı zamanda yıllardır HIV alanında cesaretle çalışan hekimlerimizin ve sivil toplum temsilcilerinin mücadelelerine dikkati çekmek, onların sesini tüm topluma duyurarak gösterdikleri cesareti birlikte alkışlamak istiyoruz. Onların hikayelerinin hepimize cesaret vermesini ve izleyenleri test yaptırmaya yönlendirmesini hedefliyoruz.”
PROF. DR. VOLKAN KORTEN: “İNSANLAR TEST YAPTIRMAKTAN KORKUYOR. BİZİM ASIL PROBLEMİMİZ BU. ÜLKEMİZİN EN BÜYÜK SORUN ENFEKTE OLAN BİREYLERİ TANIYAMIYORUZ. EN ÖNEMLİ NEDENİ DE SİSTEMATİK BİR TARAMA ORGANİZASYONUNA SAHİP OLMAMAMIZ”
HIV Enfeksiyonu Ölümcül Değil
Kampanyaya destek veren tüm kurum ve paydaşların katılımıyla gerçekleşen lansman gecesinde Armağan Çağlayan’ın moderatörlüğünde bir de panel yapıldı. Panele konuşmacı olarak Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Volkan Korten, Pozitif-İz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Önder Bora ve Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı katıldı.
Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, toplumun bu enfeksiyonu yeterince tanımadığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Farkındalığın olmaması Türkiye için halen bir sorun… Aslında olması gereken şudur: insanların kimliğini sormadan devletin ücretsiz kolay bir şekilde testin yapılmasını sağlamak gibi bir sorumluluğu var. Maalesef burada çok büyük adımlar atılmadı. Testi ne zaman yaptıralım? Riskli davranış diye tarif ettiğimiz davranış biçimleri var; mesela, korunmasız cinsel temas, damar içi ilaç kullanım alışkanlığında enjektör paylaşımı, annesi pozitif çocukların takibi gibi durumlarda mutlaka test yaptırmak lazım.Ama hemen test yaptırmak öyle kolay olmuyor. Kolay, ulaşılır olacak, günün 24 saati ücretsiz olacak… Test yaptırmaya gittiğiniz zaman yargılanmamalısınız. İşin en önemli kısmı farkındalık, test yaptırmak, hastalığın farkında olmak.
PROF. DR. SERHAT ÜNAL: “BAZI BULAŞICI HASTALIKLARIN BAKANLIĞA BİLDİRİMİ ZORUNLU! ONUN BİR LİSTESİ VAR. HIV DE BİLDİRİMİ ZORUNLULAR ARASINDA YER ALIYOR AMA KİMLİĞİ AÇIKLAYARAK DEĞİL BELLİ BİR KARARTMA İLE KAYDEDELİYOR”
Bulaşıcı Hastalıkların Bakanlığa Bildirimi Zorunlu
Bazı bulaşıcı hastalıkların Bakanlığa bildirimi zorunlu! Onun bir listesi var. HIV de bildirimi zorunlular arasında yer alıyor ama belirtildiği gibi isim, soyisim, adres değil belli bir kod verilerek yani adının ilk iki harfi, soyadının ilk iki harfi ve doğum tarihi ile gizlenerek bildirilmesi söz konusu. Çünkü bu ülkede kaç tane HIV var, bunun için ne tedbir alacağız, ne kadar ilaç planlıcağız, onları nasıl tedavi edeceğiz gibi global planlar yapılması gerekir. Bunun için de rakamlara ihtiyacımız var, bildirilmesi zorunludur ama kimliği açıklayarak değil belli bir karartma ile bildirilir.
PROF. DR. SERHAT ÜNAL: “ARTIK ÖYLE BİR NOKTADAYIZ Kİ DÜZGÜN TANI TAKİP VE İLAÇLARLA BİR KİŞİNİN BEKLENEN YAŞAM SÜRESİ KISA DEĞİL! KRONİK BİR HASTALIK HALİNE GELDİ, GÜNLÜK İLACINI ALIR VE HAYATINA DEVAM EDER. BULAŞMA YÖNLERİNDEN DOLAYI SOSYAL NEGATİF BİR YÜKÜ VAR BU HASTALIĞIN. O DA BİLMEMEZLİKTEN BİRAZ DA CEHALETTEN KAYNAKLI”
HIV’den AIDS’ye Giden Süreç Nasıl?
HIV bir virüs. Bulaştığı zaman insanın immün yani savunma sistemini göçerten bir virüs. Bu arada ‘HIV Virüsü’ demek çok yanlış. Bu bulaştıktan sonra belli basamakları var. Önce fazla çoğalıyor immün sistemini zedeliyor sonra bizim savunma sistemimiz ona cevap veriyor bir dengede tutuyor. Eğer zamanında tanı konulmuş tedavi verilmişse beklenen yaşam süresini kısaltmıyor artık. Ölümcül bir hastalık değil. Ama tanı konamamış tedavi alınamamışsa bu maalesef ilerliyor. 8 ile 10 sene virüsün çoğalma hızı, miktarı ile vücudun savunma sistemi arasındaki kavganın sonucuna göre bir süre geçiyor. Bu süre içerisinde virüs çoğalmaya devam ediyor ama kişinin hiç bir şikayeti yok, bu sürenin sonunda savunma sistemini yavaş yavaş geçmesi ile öncelikle sık enfeksiyon hastalıkları sonrasında belki kanser ve enfeksiyon tetkiklerinde bozukluklar oluyor. Ve bundan sonra artık savunma sistemi diye bir şey kalmıyor artık. 8:10 senelik sürenin sonunda geldiğimiz noktada bunun adı artık AIDS. Kazanılmış immün yetmezlik sendromu yani doğuştan bir sorun yok ama bu hastalık nedeniyle savunma sistemi göçmüş, dışardan gelen enfeksiyonlara açık ve muhtemelen kanserlere karşı vücudun tamamen savunmasız olduğu bir son dönem. O kadar yaygın hale geldi ki bu AIDS sonradan bunun viral enfeksiyon olduğu anlaşıldığı halde adı böylece kaldı. Aslında HIV enfeksiyonu tıpkı hepatit enfeksiyonu gibi… AIDS işte bu son dönemin adı. Tedavisiz bu döneme geldiyseniz maalesef iki sene içerisinde bu kötü sonuçlanabilir. Artık öyle bir noktadayız ki düzgün tanı takip ve ilaçlarla bir kişinin beklenen yaşam süresi kısa değil! Kronik bir hastalık haline geldi, günlük ilacını alır ve hayatına devam eder. Bulaşma yönlerinden dolayı sosyal negatif bir yükü var bu hastalığın. O da bilmemezlikten biraz da cehaletten kaynaklı. Son 40 yılda çok mesafe kaydettik ama hala yeterli değil işin Özü farkındalık bilinçlenme eğitim bu hastalığı topluma öğretebilmekte.”
İnsanlar Test Yaptırmaktan Korkuyor
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Volkan Korten ise “Toplumda HIV ile yaşayan 100 kişi varsa, bunun % 95’inin tanı alması hedefleniyor. Avrupa ortalaması % 50’lerde, gelişmiş ülkelerde % 80’lerde. Bizde ise bu oran % 40’larda. Bu da HIV ile mücadele açısından bir sıkıntı teşkil ediyor. Testler çok koordineli yapılamadığı için yeterince kişiye tanı koyamıyoruz. Bizim asıl problemimiz bu. Türkiye’de bir kez tanı aldıktan sonra tedaviye erişim ve izlem altında tutma olanaklarına sahibiz. Ülkemizin en büyük sorun enfekte olan bireyleri tanıyamıyoruz. İnsanlar test yaptırmaktan korkuyor. En önemli nedeni de sistematik bir tarama organizasyonuna sahip olmamamız. Toplumda bulaşı azaltmak için mutlaka tanı koyabilme yüzdemizi arttırmamız ve bu kişileri tedavi altına almamız gerekli. Bunun için de başta anahtar gruplara yönelik olmak üzere test politikamızı genişletmeli ve güçlendirmeliyiz’’ dedi.
HIV, Tedavisi Olan Bir Enfeksiyon
Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Önder Bora, şöyle konuştu:
“Ülkemizde tüm sağlık kurumlarında HIV testi yapılıyor. İstanbul’da ve birkaç şehirde daha bulunan gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinde ise anonim olarak HIV testi yaptırabiliyorsunuz. Bu merkezlerde HIV testi yaptırdığınızda isim veya T.C. kimlik numarası vermek zorunda değilsiniz. Tanı pozitif çıkarsa bu bir kodla Sağlık Bakanlığı’na bildiriliyor. HIV tanısı almak çok önemli. Çünkü HIV, tedavisi olan bir enfeksiyon. Ancak tanı alınmadığı ve tedavi edilmediği zaman ağır sonuçları olabiliyor. Hiç kimse test yaptırmaktan çekinmesin diyoruz. Şüpheli durumlarda herkesin test yaptırması çok önemli. Günümüzde başarılı ilaç seçenekleri sayesinde HIV ile yaşayan kişiler herkes gibi sağlıklı ve uzun bir ömür sürdürebiliyor. Çalışabiliyor, evlenebiliyor ve enfekte olmayan bebek sahibi olabiliyor. Hayatın her alanında var olmaya devam edebiliyorlar.”
Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı ise şunları söyledi:
“Türkiye’de yılda 8 milyon HIV testi yapılıyor ama bu testlerin 18-45 yaş arası aktif cinsel hayatı olan kişilere yapılması lazım. Partnerinizin kim olduğunun bir önemi olmaksızın korunmasız tüm cinsel ilişkiler HIV ile karşılaşmanıza neden olabilir. Bugün HIV’e dair en zayıf noktamız enfeksiyonla karşılaşma riskini bilmeyen veya yanlış bilen bireylerin korunmayı kolayca ihmal etmesi. HIV tanısı alanlar bazen internetten bazen de hekimlerin yönlendirmesiyle bize başvuruyor. HIV olduğunu öğrenenler travma sonrası stres bozukluğu yaşayabiliyor. Biz onlara elimizden gelen desteği sunuyoruz. Ancak tedavi protokollerinin psiko-sosyal desteği de içermesi gerekiyor. Tanı alıp doğru tedaviye ulaşmanız hayatınızı hiç değiştirmeden sağlıkla yaşamanızın anahtarı olacaktır.”
Armağan Çağlayan’dan ‘Cesaret Testi’
Lansman gecesi, Armağan Çağlayan’ın geceye katılan hekimlere ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile yaptığı ‘Cesaret Testi’ ile devam etti. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Özlem Altuntaş Aydın, Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı ve Pozitif-İz Derneği Kurucu Üyesi Çiğdem Şimşek Armağan Çağlayan’ın HIV’e ilişkin zor sorularına cesaretle verdikleri yanıtlarla HIV alanında yaşadıkları tecrübelerini paylaştılar.