İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Genel Cerrahi ve aynı zamanda Obezite ve Metabolik Cerrahi hekimi Prof. Dr. Halil Coşkun röportajımızdan öne çıkanlar:
“Ulusal Sağlık Enstitülerinin çalışmasına göre riski çok büyük oranda azalan obezite cerrahisi şu anda bir safra kesesi veya kalça protezi operasyonundan daha riskli değil! Kalp bypass ameliyatı, obezite cerrahisi için saptanandan 10 kat yüksek ölüm riski taşıyor”
Obezite hastalığını nasıl tanımlarsınız?
Obezite, vücutta fazla miktarda yağ depolanmasıdır. Bilimsel ifadeyle Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) [Ağırlık (kg) / Boy Uzunluğu (metre) karesi] 30 kg/metrekarenin üzerinde olması durumudur. VKİ değerinin normal sınırları 18-25 kg/metrekaredir. 25-30 kg/metrekare arası fazla kilolu, 30-40 kg/metrekare arası obezite, 40 kg/metrekare ve üzeri ise morbid obezite olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca kilo artışıyla birlikte yandaş hastalık riski de (hipertansiyon, tip2 diyabet, uyku apnesi, karaciğer yağlanması vb.) artmaktadır.
McKinsey Global Enstitüsü tarafından 2014 yılında yapılan ve obezitenin ekonomi üzerine etkisini inceleyen araştırmada çok çarpıcı ve kritik sonuçlar ortaya çıktı. Dünya nüfusunun %30’unda (2.1 milyar kişi) görülen aşırı kilo veya obezitenin maliyetinin, sigara içmenin maliyetine yakın olduğu bildirildi. Ayrıca son araştırmalara göre obezite, alkolizmden daha fazla çözüm maliyeti gerektiriyor. “Yüksek bir maliyet bedeli” olduğu belirtilen obezitenin 2030 yılına kadar dünya nüfusunun yarısına kadar çıkabileceği ifade ediliyor. Hastalık ve maliyetinin yanı sıra, sosyal olarak obezite; çalışılan günlerin azalmasına ve üretim kaybına sebep oluyor. Araştırmacılar, bu sorunun çözümü için, toplumsal düzeyde sorumluluğa dayanan önlemler alınması gerektiğini ve böylece global sağlık hizmetlerinde çok büyük tasarruf elde edilebileceğini belirtiyorlar.
Bu hastalığın tedavi yöntemleri nelerdir, ameliyat tedavi sürecinde ne kadar önemli?
Obezite tedavisinin basamakları tüm dünyada benzer şekilde ilerlemektedir. Beslenmenin düzenlenmesi ve egzersiz ilk basamaklardır. Daha sonra tıbbi tedavi amacı ile bir hekim kontrolünde medikal tedavi gündeme gelmektedir. Tüm bunların yetersiz olduğu ve en az üç yıldan daha uzun süren obezitenin devam ettiği VKİ 35 kg/metrekare ve üzerinde olan kişilerde ise cerrahi tedavi uygulaması gerekmektedir. Obezite cerrahisinin amacı sadece diyet ve egzersizle sürdürülmesi imkansız olan kilo kaybını sağlamak ve hastalara kiloyla ilgili sağlık sorunlarında yardım etmektir. Hem hekimlerin hem de hastaların obezite cerrahisini tercih etmesindeki en önemli etken; cerrahinin eşlik eden hastalıklar üzerindeki olumlu etkisidir. Bu yüzden dünyada “Obezite Cerrahisi” yerine artık çoğu merkez “Obezite ve Metabolik Cerrahi” tanımını kullanmaktadır. Birçok hasta obezite cerrahisinin birincil amacının daha az bir vücut ağırlığına sahip olmak ve bunu sürdürmelerine yardım etmek olduğunu düşünürken, elde edilecek asıl yarar, sağlık ve yaşam kalitesinin artışıdır. Cerrahi tedavinin riski mevcut olsa da hastaların obeziteyle ilgili komplikasyonları ve/veya eşlik eden hastalıkları arttıkça cerrahi ihtiyacı da aynı derecede artmaktadır.
Ameliyatın güvenliği ve hastanın sürdürülebilir bir fayda sağlaması yönündeki öncelikleriniz neler?
Son yıllarda obezite tedavisinde cerrahi yöntemlerin sayısında artış görülmektedir. Diğer tedavi yöntemlerine göre daha başarılı olması ve uzun dönemde daha fazla kilo kaybı sağlanmış olması, bu artışın en önemli nedenlerindendir. Ancak aynı zamanda cerrahi tedavi uygulamalarının riskleri hastalarda kaygıya sebep olmaktadır. Özellikle ameliyat sonrası komplikasyonlar ve riskler olumsuz bakış açısı oluşturmaktadır.
Obezite cerrahisi üzerine yürütülen çalışmaların en önemlilerinden biri İngiltere’de önde gelen tıp dergisinde (NEJM) yayımlanmıştır. Bu çalışmanın bulguları, obezite cerrahisinin güvenliliğini çok güçlü bir şekilde onaylamış ve kamuoyu üzerinde daha büyük bir güven inşa edilmesine yardımcı olmuştur. Ulusal Sağlık Enstitülerinin çalışması, obezite cerrahisi riskinin çok büyük bir oranda azaldığını ve şu anda bir safra kesesi veya kalça protezi operasyonundan daha riskli olmadığını göstermiştir. Kalp bypass ameliyatı, obezite cerrahisi için saptanandan 10 kat yüksek ölüm riski taşımaktadır. Obezite ameliyatları güvenli, etkili ve düşük maliyetlidir çünkü hekim ziyaretini, ilaç kullanımını ve diğer tıbbi masrafları azaltmaktadır.
2010 yılında ABD’de 57.918 obezite ameliyatı vakasında genel ölüm oranı %0.135, ilk 90 günlük süre içerisinde %0.112, ilk 30 günde ise bu oran %0.089 olarak kaydedilmiştir. Obezite ameliyatlarında genel ölüm oranı %0.3’ün altında bulunmaktadır. Hastaların obezite ameliyatlarında sorun yaşamamaları ve iyi sonuçlar elde edebilmeleri için, konusunda uzmanlaşmış hekimlere ve merkezlere başvurması önem taşımaktadır.
Modern Dünyanın Salgın Hastalığı: Obezite
“En büyük motivasyon kaynağımız, obezitenin tedavi edilebilir bir hastalık olması! Hastaların doğru tedavi ile buluşması ve hekimlerimizin en yenilikçi uygulamalara ulaşması çözümler üretiyoruz”
Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Minimal İnvaziv Çözümler Direktörü Alper Tandoğan’ın görüşleri şöyle:
“Obezite 2013 yılından bu yana salgın hastalık olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde yetişkin nüfüsun %30.3’ü obez ya da fazla kilolu olarak gözlemlenmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki, bu tablo maalesef çocuklarda obezitenin artmasıyla birlikte daha da kritik bir noktaya gelebilir. Obezite estetik kaygının çok daha ötesinde, uyku apnesi, hipertansiyon, Tip 2 diyabet gibi eşlik eden hastalıklar sebebiyle ölümcül sonuçları olan bir hastalıktır.
Johnson & Johnson Medikal Cihazlar Minimal İnvaziv Çözümler ekibi olarak bizim için en önemli motivasyon kaynağı, obezitenin tedavi edilebilir bir hastalık olmasıdır. Hastaların doğru tedavi ile buluşarak sağlığına kavuşması ve topluma karışması mümkündür.
Biz de bu sorumlulukla, hekimlerimizin en yenilikçi uygulamalara ulaşması ve hastaların da mümkün olan en iyi ve güvenli tedaviyi alabilmesi için sağlık çözümleri üretiyoruz. Obezite konusunda hazırladığımız bilgilendirme kitapçıkları, düzenlediğimiz profesyonel eğitimler, sağladığımız yüksek kaliteli ürünler ve sunduğumuz hizmetler ile ürünün ötesinde güçlü bir iş ortağı olduk.
Sağlık Bakanlığımızın da öncelikleri arasında bulunan beslenme ve obezite konusunda, ilerleyen dönemde iş birliğimizi artırmayı ve toplum için yaptığımız katkıyı artırmayı amaçlıyoruz.”