“ÖZEL HASTANELER PANDEMİ DOLAYISIYLA ZARAR ETTİKLERİNİ İFADE ETTİLER FAKAT BÖYLE BİR ZARAR SÖZ KONUSU DEĞİL; ZIMNİ BİR ANLAŞMAYLA, ‘BİZ TEMİZ HASTANE OLARAK KALALIM, KAMU HASTANELERİ PANDEMİ HASTANELERİ OLSUN, BİZ SADECE ELEKTİF VAKALARDA İLAVE ÜCRET MİKTARINI ARTTIRARAK ÜCRET ALALIM’ DEMİŞ OLDULAR”

guray kilic
Dr. Güray Kılıç,

Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen Covid-19 ve Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Sempozyumuna katılan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç, özel hastanelerin pandemi yönetimine ilişkin şöyle konuştu:

“Kamu hastanelerindeki düzene benzer bir işleyiş özel hastanelerde de kuruldu; burada normal çalışma düzeni bozuldu; Covid-19 yoğunluğunun, bu hastalığın boyutunun ileri derecede artması Covid-19 dışı çalışmada bir azalmaya yol açtı. Yani Covid-19 dışı hastaların başvurusu kamuda olduğu gibi özel sağlık sektöründe de oldukça azaldı. Özellikle pandeminin ilk birinci döneminde yani Nisan, Mayıs aylarında Hazirana yani normalleşme sürecine kadar o şok dönem diye tanımlayacağımız dönemde hasta akışında ciddi azalma meydana geldi. Hem kamu hastaneleri hem de özel hastaneler pandemi hastanesi olarak ilan edildi.

“ÖZELLİKLE SAĞLIK TURİZMİNİN BELİRGİN BİÇİMDE AZALMASI BU HASTANELERİN GELİRLERİNİ BAŞLANGIÇ DÖNEMİNDE AZALTTI. TABİİ HASTANELER DE BUNU CİRO BASKISI ALTINDA ÇALIŞAN MESLEKTAŞLARIMIZA YANSITTI. ÖNCELİKLE DİĞER SAĞLIK ÇALIŞANLARIN KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ ADI ALTINDA ONLARIN SAYILARINI AZALTTI”

Sağlık Turizmi Belirgin Biçimde Azaldı

İleri derecede hastaların azalmış olma hali tabii kamudan farklı olarak özel hastanelerde bir gelir kaybı olarak değerlendirildi. Aslında kamu da performans baskısı altında çalışıyor; Sağlık Bakanlığı, hastanelerin gelirlerini artırmasını bekliyor ama, öyle ya da böyle bu türden olağanüstü durumlarda doğaldır ki destekleniyor. Zaten kamu otoritesi pandemiye dönük önlemlerini alıyor. Ama özel sağlık alanında böyle bir tablo yoktu. Özellikle sağlık turizminin belirgin biçimde azalması bu hastanelerin gelirlerini başlangıç döneminde azalttı. Tabii hastaneler de bunu ciro baskısı altında çalışan meslektaşlarımıza yansıttı. Öncelikle diğer sağlık çalışanların kısa çalışma ödeneği adı altında onların sayılarını azalttı. Hastanedeki personelin işten çıkarılması yasaklandığı için personeli işten çıkarmadı ama kısa çalışma ödeneği ile çalışmak durumunda bıraktı.

“ÖZEL HASTANELERDE HEKİMLERİ İŞTEN ÇIKARMAK DİYE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL. ÇÜNKÜ HEKİMLER ZATEN ÇALIŞAN DEĞİL YANİ İŞ YOKSA HASTANEYE GELMELERİNE DE GEREK YOK. DOĞAL OLARAK ÜCRET DE YOK. ÇÜNKÜ ŞİRKET KURARAK YA DA SERBEST MESLEK MAKBUZU KESEREK HASTANE PATRONUNA FATURALAMA SÖZ KONUSU”

Özelde Hekimler Hastaneye Fatura Kesiyor

Peki kimlere ne oldu? Hekimlerin durumu enteresan… Hekimler biliyorsunuz özel hastanelerde, zincir hastanelerde farklı çalışma koşulları ile çalışıyorlar. İş Kanunu’nun gerektirdiği bordrolu çalışmadan maalesef önemli ölçüde uzaklaşmış durumdalar. Ne oldu? Şirketleşme şeklinde bir çalışmaya zorlandı buradaki meslektaşlarımız… Özellikle zincir hastaneler, Sağlık Bakanlığıyla iş birliği içerisinde bu meslektaşlarımızın şirket kurarak hastaneye hizmet satmasını sağlayan bir çalışma modeli geliştirdiler. Yani aynı hastanede çalışıyorsunuz ama oradan sanki yer kiralamış gibi oluyorsunuz ve fatura karşılığı sattığınız hizmetin bedelini alıyorsunuz.

Cerrahi Branşlar Gelir Kaybı Yaşadı

Bu nasıl bir sonuç ortaya çıkarır? Covid-19 dış hastalıklar için uğraşan özellikle cerrahi branştaki arkadaşlarımız vaka sayısındaki azalmaya bağlı olarak bir gelir kaybıyla karşı karşıya kaldılar. İşten çıkarmak diye bir şey söz konusu olmadı. Ya da ücretli ya da ücretsiz izne çıkarmak diye bir şey sözkonusu olmadı. Neden dersiniz? Çünkü bunlar zaten çalışan değil yani iş yoksa hastaneye gelmelerine de gerek yok. Doğal olarak ücret de yok çünkü şirket kurarak ya da serbest meslek makbuzu keserek hastane patronuna fatura ediyordu. Bu maalesef Covid-19 öncesi özel sağlık alanında çalışan hekimlerin en büyük sorunu pandemiye aynen bu şekilde yansıdı. Bu çok iç acıtıcı bir durum.

Hekimlerin Yüzde 85’i ücret kaybına uğradı

İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu olarak bu alandaki sorunları saptayabilmek için bir anket düzenledik. Özellikle ilk dönem için yani Haziran ayına kadar olan süreci değerlendiren bir anketti. Hekimlerin yüzde 75’i hak edişle fix ücret üzerinden çalıştığını beyan ettiler. Az önce bahsettiğim tablo içinde çalıştıklarını söylediler ve bunların da yüzde 85’i ücret kaybının olduğundan söz etti. Bu ücret kaybının esas olarak hasta işlem sayısında azalma olduğunu, özellikle yarıya yakını bu hasta işlem sayısında, girişim sayısındaki azalmaya bağlı olarak geliştiğini, fix ücretlerin de yüzde 28 oranında azaldığını söyledi.

İş Olursa Sizi Çağırırız!

Ücretli – ücretsiz izin teklifi var mı sorusuna yüzde 72’si ‘hayır’ dedi. Çünkü zaten çoğu şirkette ve dolayısıyla izin almak gibi durum sözkonusu değil. Hastaneye gelmelerine bile gerek kalmadı. ‘Evinizde oturun, iş olursa sizi çağırırız’ denildi.

Özel Hastaneye Talep Sonradan Arttı

Hastane cirosu azaldı mı? Sorusuna yüzde 97’si ‘Evet azaldı’ şeklinde yanıt verdi. .Özellikle pandemi döneminde hasta yatışının azaldığını, işlerin azaldığı, gelirin azaldığından bahsetti. Peki bu dönem hep böyle devam mı etti; özel hastane buna karşı nasıl tutum aldı? Özellikle 1 Haziran sonrası normalleşme diye tanımlanan dönemden sonra bu hastaneler kamu hastanelerinin pandemi hastaneleri olması nedeniyle buraya elektif vakaların başvurularında ciddi sıkıntılar yaşandı. Özellikle riskli gruplardaki kronik hastalıklara sahip olan hastaların bu hastanelere başvuruları, özellikle Covid-19’dan çekinme, o hastanelerdeki gerekli düzenlemelerin yapılmamış olması gibi birtakım nedenlerle bu hastalar özel hastanelere yönlendiler. Dolayısıyla da buralardan özel ameliyatlar vs bir talep artışının meydana geldiğini söylemek durumundayız. Şimdi İstanbul’da da Türkiye’nin diğer illerinde de kadim bir mesele…

Çok Yüksek Oranda İlave Ücret

SGK ile anlaşmalı olan özel hastaneler özellikle, maalesef yasal olarak almaları gereken ilave ücretin çok üzerinde ücretleri hastalardan talep eder durumdalar. Bu bir gerçeklik. Bunu özellikle İstanbul’da yaşayanlar bu hastanelere başvuranlar gayet iyi bilirler. Muhtemelen bu hastane yöneticileri de bunu gayet iyi bilirler. Dolayısıyla bu şekilde talep artışı bu hastanelerde bir tür fırsatçılığa dönüştü. Özellikle kamuda bu vakaların yapılmamasından kaynaklanan, bu başvuruların engellemesine bağlı olarak, talebin karşılanmamasından dolayı özel hastaneler de artan talebe bu şekilde yanıt verdiler. Abartılı bir ilave ücret talebi ile hastalardan ücret aldılar. Bu çok kritik bir sorun. Bu sorunun özellikle vatandaşlar üzerinde ciddi etkileri oldu. Sağlık Bakanlığı denetlemeyi de gerçekleştirmedi. Sosyal Güvenlik Kurumu böyle bir denetlemeyi gerçekleştirir ve böylece kaybetmiş oldukları ‘zararı’ telafi ettiler ama bunun aynı oranda hekimlere yansıdığını söylemek mümkün değil.

Özel Hastaneler Pandemi ile İlgili Ne Yaptılar?

Başlangıçta Sosyal Güvenlik Kurumu pandemiyle ilgili özel bir ücret tanımlamadı, daha sonra 4 Nisan ve 9 Mayıs’ta çıkardığı genelgeler ile pandemi bakım hizmet paketi diye bir paket tanımı yaptı. Böylece Covid-19 ya da olası Covid-19 tanılı hastalar için normal ücretin iki katına varan bir ücreti tanımladı. Bunun içine hem tanı testleri hem de diğer tedavi imkanları ve yoğun bakım girdi. Yani pandemi bakım hizmet paketi adı altında, yoğun bakım için ödenen ücretlerden neredeyse iki katına yakın bir paradan özel hastaneler ciddi olarak yararlandılar. Diğer alanlardaki azalmayı buradan gelen kazançla kapadılar; hastanedeki personel sayısını azalttılar; hastanedeki personelle sadece Covid-19 hastası bakan hastaneler ortaya çıktı.

Yoğun Bakım için de İlave Ücret

Büyük hastaneler için özellikle yoğun bakımlarda çok ciddi sorunlar yaşanmaya başladı. Biliyorsunuz bizim mevzuatımıza göre yoğun bakımda da hastalardan ilave ücret alınmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu bu hastanelere ücret öder ve bunların hasta dağılımını da Sağlık Bakanlığı yapar. Ama birtakım manipülasyonlarla yoğun bakım yataklarının boş bırakıldığı, özellikle yoğun bakımın ertelenmesi ilkesinden de hareketle özellikle Covid-19’dan dolayı yoğun bakım ihtiyacı arttığından dolayı da buradaki yoğun bakım hizmetlerinden hastalardan ilave ücret talep edildi. Bu oldukça iç acıtıcı bir durumdur.

Ücretini Ödeyene Yoğun Bakım Yatağı

Sağlık Bakanlığını biz Oda olarak o dönemde uyardık; özeldeki yoğun bakım yataklarına ki tüm Türkiye’deki yatak sayısının yaklaşık üçte birine (yüzde 35’i) denk geliyor mutlaka el koyması gerektiğini ifade ettik. Pandemi gibi özel bir durumda yoğun bakım yatağı ihtiyacının bu kadar artmış olduğu bir dönemde özel hastanelerde maalesef yoğun bakım yatakları bunun ücretini ödeyebilenlere tahsis edilmeye başlandı. Biz Sağlık Bakanlığına bu yataklara el koymasının bir kamu otoritesi olarak, özellikle eğitim araştırmaların denetiminde bu hastanede bu yatakların üretilmesi gerektiğini söyledik. Muhtemelen Bakanlık bundan gerekli dersleri çıkararak bundan sonraki dönemde bunu gerçekleştirecek.

Özel Hastaneler Aslında Zarar Etmedi

Özel hastaneler zarar ettikleri yönünde söylemlerde bulundular fakat böyle bir zarar söz konusu değil; zımni bir anlaşmayla, ‘biz temiz hastane olarak kalalım, kamu hastaneleri pandemi hastaneleri olsun, biz sadece elektif vakalarda ilave ücret miktarını arttırarak ücret alalım’ demiş oldular.

“SAĞLIK KAMU ELİYLE YÜRÜTÜLMESİ GEREKEN BİR HİZMETTİR. SAĞLIĞI BU KADAR BÜYÜYEN ÖLÇÜLERDE ÖZEL SEKTÖRE TESLİM EDERSENİZ HELE YOĞUN BAKIM YATAĞI GİBİ STRATEJİK ALANLARI ÖZEL SEKTÖRE TESLİM EDERSENİZ, BU TÜRDEN KRİZ ORTAMLARINA YANIT VERMENİZ ÇOK KOLAY OLMAZ!”

Salgını Nasıl Bir Fırsata Dönüştürebiliriz!

Sonuç olarak; özel hastanelerin ve bunları yöneten şirketlerin bu süreçte çok iyi sınav verdiklerini düşünemiyoruz. İlk aşamada sağlık çalışanlarının ve hekimlerin gelirlerini azaltarak pandemiye yanıt verdiler. Sonraki aşamada da ‘gelirlerimizi nasıl arttırabiliriz, salgını nasıl bir fırsata dönüştürebiliriz’ kaygısıyla hareket ettiler. Bu da şunu gösteriyor ki sağlık kamu eliyle yürütülmesi gereken bir hizmettir. Sağlığı bu kadar büyüyen ölçülerde özel sektöre teslim ederseniz hele yoğun bakım yatağı gibi stratejik alanları özel sektöre teslim ederseniz, bu türden kriz ortamlarına yanıt vermeniz çok kolay olmaz! Orada çalışan hemşireler ve diğer sağlık çalışanlarının eğitimlerinin geleceği için iyi bir ortam oluşmaz.”