“TÜRKİYE’DE 5 MİLYONU AŞAN KAYITTA YABANCI UYRUKLU İNSAN YAŞIYOR VE COVİD-19 SÜRECİNDE ONLARA YAPILAN TEST SAYISINI, VAKA SAYISINI, ÖLÜM RAKAMLARINI HİÇ BİLMİYORUZ. AŞIYA ERİŞİMİ DE BİLMİYORUZ”

sevkat ozvaris
Prof. Dr. Şevkat Bahar Özvarış

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 11 – 20 Mart 2021 tarihleri arasında pandeminin bir yılını değerlendiren online etkinlikler düzenledi. Pandemide Görünmez Kılınanlar panelinde konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevkat Bahar Özvarış şunları kaydetti:

“Mültecilerle ilgili duruma gelecek olursak pandemiden şu anda 216 ülke, bölge ve alanın etkilendiği belirtiliyor. Bu 134 ülke mülteci barındıran ülke durumunda ve 80 milyona yaklaşan zorla yerinden edilmiş nüfus var. Bir Türkiye nüfusu kadar nerdeyse… Bunların büyük bir çoğunluğu aslında 45 – 46 milyona yakın olanı kendi ülkesi içinde zorla yerinden edilmiş olanlar; 26 milyon mülteci ve 4.2 milyonu da sığınmacı olarak ifade ediliyor. Mülteciler ve sığınmacılar, Covid-19’u bu pandemi sırasında sosyo ekonomik, il bariyeri, düşük sağlık okuryazarlığı gibi nedenlerle sağlık hizmetlerinden yararlanmada eşitsizliklerle karşılaşıyorlar. Mesafe, maske, sabun, su erişilebilir değil birçoğu için! Gerekli bilgiye erişim, test olanaklarına erişim, takip ve bakım hizmetleri ve aşıya erişim son derece sorunlu. Bu grupların tabii ki sosyal hizmetlere ve sağlık politikalarına entegre edilmemiş olması önemli bir sorun.

Nisan – Mayıs 2020 döneminde İsviçre’de yürütülen kesitsel bir çalışmada göçmenlerde Covid-19 nedeniyle iş kaybı ve barınma imkanlarında kötüleşme tespit edildi. 4 göçmenden birinin yetersiz beslendiği tanımlandı. Yasadışı olanların sağlık açısından çok daha kötü durumda olduğu ortaya konuldu.

“TÜRKİYE’DE YAPILAN BİR ANKETTE; MÜLTECİLERE COVID-19 HAKKINDA BİLGİ KAYNAKLARI SORULDU VE KATILIMCILARIN YÜZDE 64’Ü MEDYA YA DA SOSYAL MEDYA YANITINI VERDİ”

Suriyeli Mülteci Nüfusu 3.6 Milyon

Türkiye’ye gelecek olursak 24 Şubat’ta güncellenen verilere göre, kayıtlı olan Suriyeli mülteci nüfusu 3.6 milyon… Pek çok sorunları var tabii ki… 3.6 milyon geçici koruma statüsü ile kayıtlı olan Suriyelilerin küçük bir kısmı kamplarda yaşıyor; yüzde 1.8 … Büyük bir kısmı 81 ilde yaşıyor. Yığılmaların İstanbul, Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa’da olduğunu görüyoruz.

12 Binden Fazla Düzensiz Göçmen Var

Bunların dışında kayıtlara göre 12 bin 800 üzerinde düzensiz göçmen var. 1 milyona yakın turistik iş nedeni ile ikamet izni alanlar var. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine bağlı çoğu Afganistan ve Irak uyruklu 330 bin şartlı mülteci var ve böylece topladığımızda aslında 5 milyonu aşan yabancı uyruklu bulunuyor şu anda ülkemizde…

29 ilde 180 Göçmen Sağlığı Merkezi Var

Türkiye’de sağlık hizmetleri Sıhhat Projesi kapsamında 29 ilde 180 tane Göçmen Sağlığı Merkezinde yürütülüyor. Bazı illerde Toplum Sağlığı Merkezlerinin içerisinde yabancı uyruklu poliklinikleri var. Aile hekimlerinin de hizmet verdiği gruplar var.

Göçmen Sağlığı Merkezlerinin Sayısı Az

Tabi kayıt dışı olanların acil durumlar dışında hastanelere erişimleri yok denecek kadar az… Göçmen Sağlığı Merkezlerinin sayısı az; 29 ilde ve Suriyeli sağlık çalışanları ile kendi dillerinde birinci basamak hizmetler sunuyor. Rutin hizmetlere erişim zorlaşmakta; büyük kentlerde Covid – 19 şüphesi ile başvuran olduğunda hastaneye yönlendirildiklerinde bunlar toplu taşımayı kullanmak durumundalar. Önemli bir sorun…

Suriyeli Nüfusta Ortalama Hane Halkı 6 Kişi

Tanı, tedavi, izolasyon sürecinde dil bariyeri filyasyon çalışmalarının iyi bir şekilde sürdürülmesinde sorun haline geliyor. İletişim kurmak da sorun… Test pozitif olma durumunda sınır dışı edilme korkusu nedeniyle sağlık personeli nitelikli bir görüşme gerçekleştirmediğini belirtiyor. Kalabalık ortamlarda yaşıyorlar; barınma koşullarında hijyenin sağlanması ve uygun izolasyon mümkün olmuyor. Türkiye Nüfus ve Sağlık 2018 araştırmasında Suriyeli nüfusta ortalama hane halkı büyüklüğü 6 olarak saptanmıştı. Bunu da hatırlatmak istedim.

Mevsimlik Tarım İşçileri ve DOM’lar

Covid – 19 sürecinde mevsimlik tarım işlerinde çalışan DOM’lardan bahsetmek isterim: Ortadoğunun Romanları, ‘e n alttakiler’ diye tanımlanan bu grup da bu süreçte Türkiye’ye gelmişti. Hijyen ve barınma koşulları, konakladıkları yerler, konteyner çadırlar ya da burada kişisel koruyucu önlemler nasıl ne kadar yürütülüyor? Yerleşim yerlerinden uzaklar ve geçici koruma statüsünde olanlara 99’lu bir kimlik verilerek onların bazı sağlık hizmetlerinden yararlanmaları sağlanıyor biliyorsunuz. Ama kendi oturdukları ilde olmak kaydıyla bu mümkün olabiliyor. Daha çok göçer oldukları için farklı yerlere gittikleri için de böyle bir olanakları da yok. Sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorlar.

Damgalanma Korkusu

Damgalanma korkusu ayrıca bir sorun olarak karşılarına çıkıyor. Geç başvurma meydana geliyor. Evden ya da işten atılma korkusu, maskeye erişim ciddi bir sorun. Kayıtsız, belgesiz olanlarda daha belirgin olacak şekilde… İşsizliğin artması, barınma, beslenme, sağlık giderlerini karşılayamamaları nedeniyle mültecilerin zorluklar yaşadıklarını biliyoruz. Evden çalışabilme olanağı olmayan işlerde çalışıyorlar ve çoğu işlerini kaybetti. Kayıtdışı, güvencesiz ve kötü iş koşullarında çalışan test pozitif olanların maddi olanaksızlıkları nedeniyle de işe devam ettiklerini görüyoruz.

“EVDE KALMA, EV İÇİNDE ŞİDDETE UĞRAMA OLASILIĞINI DA ARTIRDI. MESELA İNGİLTERE’DE, ŞİDDET GÖREN KADINLAR İÇİN DOKUNARAK SESSİZ ALARM VEREBİLECEKLERİ BİR SİSTEM KURULMUŞ”

Şiddet Gören Kadınlar için Sessiz Alarm

Tabii mülteci kadınların sorunlarına da özel olarak dikkat çekmek isterim. Pandemi koşullarında bunun önemi var. Kamplarda, gecekondularda, sağlıksız koşullarda yaşadıklarını biliyoruz. Sokağa çıkmama ve evde kalma, ev içinde şiddete uğrama olasılığını artırmaktadır. Türkiye’deki durumda da aslında böyle bir süreç yaşandı. Dil sorunu ve yabancı düşmanlığı nedeniyle şiddet uygulayan eşlerini ihbar ettiklerinde sınır dışı edilme korkusuyla da güvenlik ya da adli, sağlık kurumlarından gerekli hizmetleri alamıyorlar. Zaten dil sorunu yaşadıkları için de nereye başvuracaklarını da bilmiyorlar. Bu konularda yapılması gerekenler var, farklı ülke örnekleri var. Mesela İngiltere’de, şiddet gören kadınlar için dokunarak sessiz alarm verebilecekleri bir sistem kurulmuş. Bunlarla ilgili elimizde ne yazık ki veri yok bazı küçük çalışmalar var.

Covid-19 Bilgi Kaynağı: Medya

ASAM Derneğinin Mayıs ayında, 1162 yararlanıcısına telefon ederek ulaştığı bir çalışması var. Katılımcılar yarı yarıya yakın şekilde kadın ve erkeklerden oluşuyor; büyük bir çoğunluğu Suriye, Afganistan, İran, Irak uyruklu. Covid-19 hakkında bilgi kaynakları sorulduğunda; katılımcıların yüzde 64’ü medya ya da sosyal medya yanıtı veriyor; salgın döneminde hangi ödemelerinin etkilendiği sorulduğunda ise katılımcılar sırasıyla kira, fatura ve temel ihtiyaçlar yanıtını veriyor. Gıdaya erişim konusunda ise katılımcıların yüzde 62’si gıdaya erişimin azaldığını belirtiyor.

Çocukların Aşı Takibi Yapılamadı

Salgın önlemleri öncesi çalışma durumuna ilişkin sorularda; salgın öncesi yüzde 40’a yakın katılımcı günübirlik işlerde çalıştığını belirtiyor. Araştırmanın yapıldığı ve pandeminin olduğu Mayıs ayındaki süreçte katılımcıların yüzde 88 – 90’ı neredeyse çalışmadığını ifade ediyor. Sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda; büyük çoğunluk başvurmadığını söylüyor. Faydalanmama nedenleri arasında; kurumu kapalı sanma, tercüman yokluğu, evden çıkamama öne çıkıyor. Gerekli önlemlerin alınmasıyla ilgili yüzde 78’i aldığını söylüyor, birinci basamak hizmetlerin aksadığını biliyoruz. Bu süreçte çocuğu olan, bu birimlere başvuranların yüzde 20 – 30’unun aşı takibini yaptıramadığını; yüzde 67’sinin düzenli ilaç kullanamadığını, ilaçlarını temin edemediğini görüyoruz. Benzer bir araştırmayı aynı dönemlerde Mülteci Destek Derneği de yapmış. Farklı bölgelerden 385 haneye gidilmiş ve benzer sonuçlar ortaya çıkmış.

“MÜLTECİLERİN ULAŞILABİLİR EN YÜKSEK SAĞLIK STANDARDINDAN YARARLANMA HAKLARI VAR VE DEVLETLER TOPRAKLARINDAKİ TÜM İNSANLAR İÇİN SAĞLIK HAKKINI KORUMAK VE GELİŞTİRMEKLE YÜKÜMLÜ”

Devlet Sağlığa Erişimi Sağlamalı

Yapılan test sayısını, vaka sayısını, ölümleri hiç bilmiyoruz. Aşıya erişimi de bilmiyoruz. Bu veriler konusunda bilgimiz yok. Mültecilerin ulaşılabilir en yüksek sağlık standardından yararlanma hakları var ve devletler topraklarındaki tüm insanlar için sağlık hakkını korumak ve geliştirmekle yükümlü. Devletler; mülteciler ve göçmenlerin korunma, tanı, tedavi, sevk ve aşılama hizmetlerine erişimlerini sağlamak durumunda. Yine, sağlık hizmetlerine erişim ve ayrımcılıktan korunma hakkını sağlamalı. İnsan odaklı, kapsayıcı, toplumsal cinsiyete, çocuğa duyarlı sağlık hizmeti, sağlık sistemleri ve bütün ülke yaklaşımı ve ortaklığı içerisinde hareket edilmesi gerekiyor. Herkes güvende olmadığı sürece hiçbirimiz güvende olmayacağız.