Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya, Türkiye’de radyoloji yönetimine ilişkin bilgiler verdi. Cihaz yönetimi ve insan kaynağı konusunda OECD ortalamalarını baz alan kaya şunları kaydetti:
“Ülkemizde bulunan cihazlar OECD ülkelerine kıyasla ortalamanın altında. MR cihazları ortalamanın bir miktar altında iken BT cihazlarının sayısı ortalamanın daha da fazla altında. Diğer yandan radyoloji uzmanı sayısı da oldukça düşük. 100.000 kişiye düşen radyolog sayıları, Türkiye’de 5 iken bu rakam Avusturya’da 17, Fransa’da 15, Finlandiya’da 13, Norveç’te 12, İsviçre’de 11, Almanya’da 11, İngiltere’de 7 olarak görülüyor.
Yüksek Sayılarda Tetkik Yapılıyor
Bütün bunlara karşı yapılan tetkiklere baktığımızda çok yüksek sayılarda tetkiklerin yapıldığı görülmektedir. MR tetkiklerinde 1000 kişiye düşen 133 tetkik sayısı ile dünyada ilk sırada yer almaktayız. BT tetkiklerinde ise 1000 kişiye düşen 161 tetkik sayısı ile dünya sekizincisi durumundayız.
Bir yandan nüfus başına düşen tetkik sayıları bu kadar yüksek iken diğer yandan da nüfus başına düşmekte olan radyoloji uzmanı sayısı da ciddi oranda düşük. Bu durum radyologların inanılmaz derecede bir iş yükü ile karşı karşıya kalmalarına neden oluyor. Bazı radyoloji uzmanları günde 200 kadar ve hatta daha fazla rapor yazmak zorunda kalıyorlar. Bu durum da tetkik kalitesinin düşmesine neden oluyor.
İş Yükü Kalite Sorunu Doğuruyor
Bu durumda yoğunluğun ortaya çıkardığı bir kalite sorunuyla karşı karşıyayız. Türk Radyoloji Derneği olarak yapmış olduğumuz birçok analiz, asıl sebebin hastalarımızın aşırı talebi nedeniyle tetkiklerin çok istenmesi olduğunu gösteriyor. Özellikle klinik hekimlerimizin de hastaları değerlendirmeye yeterince zaman ayıramaması nedeniyle bu istek gittikçe artıyor.
Bu kısır döngünün kırılması, hastalarımıza gerçekten gerekli durumlarda tetkiklerin yapılmasının sağlanması ve verilen görüntüleme hizmetinin kalitesini olması gereken standartların altına düşürülmeden hizmete devam edilmesi gerekiyor.
Bu amaçla derneğimiz problemin tespiti ve olası çözüm yollarını araştırmaktadır. Bu sürece yönelik alınacak tedbirlerle hem hastalarımıza verilen sağlık hizmetinin kalitesi artacak, hem de hekimlerimizin mesleki uygulamalarında hata riskini en aza indirmesi sağlanacaktır.”