“Yurt dışında bir proje varsa, o projeye bizim sadece yatak ihraç edebilmemiz yeterli değil, onun yanında mobilyasını, mefruşatını, teçhizatını ekleyerek katma değeri yüksek bir hale getirmemiz ve tek nokta çözüm ortağı olabilmemiz çok önemli”
Ram Genel Müdürü Fatma Zeynep Kuman, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar, ben Zeynep Kuman. Konya Maarif Koleji, ODTÜ, sonrasında Koç Üniversitesi ile devam eden bir eğitimim var. İş hayatıma başladığım şirkette, Genel Müdür olmak gibi bir konfora, Koç Topluluğunda çalışmak gibi bir gurura ama eş zamanlı büyük bir sorumluluğa sahibim. Ülkeme hizmet etmek gibi de bir hayat amacım var.
Ram Dış Ticaret A.Ş olarak sağlık sektörüne yönelik faaliyetleriniz ne zaman başladı? Hangi alanlara yönelik nasıl çözümler sunuyorsunuz? Kısaca anlatır mısınız?
Ram Dış Ticaret, Koç topluluğunun dış ticaret şirketi. 1970’de Sayın Vehbi Koç tarafından kurulmuş bir şirket. Bugün Türkiye’de ihracat denilince akla gelen ilk özel sektör kurumu denilebilir. İhracatın okulu diye bilinir, bu misyonunu değişen konjonktüre rağmen hala devam ettiriyor. Biz Ram’da değişen koşullarda, değişen pazarlarda, değişen talepleri görmeye, bazen talep yaratmaya, oralara gidip gelmeye, yaşamaya, iş ilişkilerimizi güvenli temeller üzerine kurarak sürdürülebilir olmaya öncelik vermeye çalışıyoruz.
Türkiye’de faaliyet gösteren özel hastaneler ve medikal endüstrinin dış ticaret hacmini geliştirebilmesi yönünde Ram olarak hizmetleriniz nelerdir?
Ram olarak, sağlık sektöründe ambulans ihracatı ile uzun zamandır varız. Ram, merkezi alım ihaleleri ile toplu alım yapan yabancı devlet kuruluşlarının ihalelerinde iyi performans gösteren bir şirkettir. Bu kapsamda çevre ülkelerin pek çoğunun ambulans filolarına katkımız olmuştur.
Covid-19 ile beraber sağlık sektörü, bu alandaki yatırımlar ve yapılanmalar yurtdışında değişmeye başlıyor. Süreçte yaşanan tedarik sıkıntısı, ülkeleri kendine yetebilir adımları atmaya, yatırım yapmaya yönlendirecektir.
2019 yılında Avrupalı bir firma ile beraber mobil hastane üretmek ve ihraç etmek üzere yola çıktık. Bu yıl ilk ihracatımız yapmak üzere üretim ve tedarik çalışmalarını yürütüyoruz.
Mobil hastaneler dışında, Ram’ın pazar ve ürün geliştirme çalışmaları neticesinde, yerli firmalarla anlaşmalar yaparak, sağlık sektörüne yönelik ürün ve teçhizatlarının ihracatına başladık. Bu ihracatlar gerek toptan ve perakende kanalına, gerekse devlet ve fonların açtığı ihaleler kanalı ile gerçekleşiyor.
Ram’ın yurtdışında yatırım yapmayı planlayan sağlık sektörü firmalarına açabileceği güvenilir bir network portföyü var. İhtiyaç duyan firmalarımızla bu birikimimizi her zaman paylaşmaya hazırız. İhtiyaç ne alanda ise biz ona yönelik çözüm ortağı olmaya çalışıyoruz.
Türkiye sağlık sektörü göz önünde bulundurulduğunda, dış ticaret imkanından en fazla yararlanması gerektiğini düşündüğünüz ürün ve hizmet alanları nelerdir?
Türkiye’de sağlık sektörü son yıllarda içe ve dışa dönük bir atılım içinde. Bu hepimiz için bir gurur vesilesi. Firmalarımız, pek çok ülkeye çok başarılı ihracatlar gerçekleştiriyorlar, Covid-19 döneminde TV’lerde Avrupa ülkeleri hastanelerindeki yoğunluğu ve şartları izlerken, bir yandan üzüntüyü, diğer yandan Türk markalarını görerek gururu bir arada yaşadık. Yurt içinde neyi iyi yapıyorsak, yurt dışında önceliği o konuya vererek başlamak lazım. Burada kümelenme ve kümelenmelere konsolidasyon hizmeti verebilmek çok önemli. Yani yurt dışında bir proje varsa, o projeye bizim sadece yatak ihraç edebilmemiz yeterli değil, onun yanında mobilyasını, mefruşatını, teçhizatını ekleyerek katma değeri yüksek bir hale getirmemiz ve tek nokta çözüm ortağı olabilmemiz çok önemli.
İhracat süreçlerinde, Türkiyeli yatırımcılar için, hangi ülkeler daha avantajlı sayılabilir?
İhracat pazarları olarak, çevre ülkeler, Sahra altı Afrika ve Doğu Avrupa, Ukrayna ve tabii Rusya öncelikli pazarlarımız. ABD, diğer sektörlerde olduğu gibi merceğimizde…
Mobil hastaneler Türkiye için yeni sayılabilecek bir hizmet… Bu hastanelerin özelliklerini kısaca anlatır mısınız?
Mobil hastane üniteleri muayene odalarından, laboratuvara, ileri görüntüleme odalarından ameliyathanelere kadar bir hastane binasında bulabileceğiniz tüm donanımı bünyesinde barındırabiliyor. Tüm bir hastane olarak temin edilebileceği gibi ihtiyaç ve bütçeye bağlı olarak tek tek modüller halinde de tedarik edilebilir. Treyler üzerinde genişleyen platform, kendini yükleyen konteynerler ve bunların kombinasyonları olarak ihtiyaca göre özel olarak tasarlanmaktalar. Yaşadığımız salgınının gösterdiği gibi ani klinik vaka sayılarının artışında pek çok ülkede gerekli kapasite artışını sağlayabilmek geleneksel hastaneler ile mümkün değil. Ek olarak, gerek iklim değişikliği sonucu gerekse doğal afetlerle ortaya çıkan sağlık hizmeti gereksinimlerini de göz önüne aldığımızda mobil hastaneler kolay saklanabilmesi, düşük ilk yatırım maliyeti, düşük bakım maliyetleri, sağlık hizmetini tam gereken zamanda tam gereken noktada sunabilmesiyle çok önemli bir güç çarpanıdır. Tüm dünyada bu ürünlere yönelik ihtiyaç ve talep artmaktadır. Mobil hastanelerin bünyesinde pek çok Türk sağlık sektörü firmasının da ürünlerini kullanarak Türkiye’nin ihracatını arttırma hedefimizi de gerçekleştiriyoruz. Mobil hastaneler, yapılan anlaşmaya göre karşı taraf Sağlık Bakanlığınca çalıştırılabileceği gibi, kamu ve özel sektör işbirliği modeli de uygulanabilir.
Türkiye sağlık sektöründe ihracatın artırılması için alınması gerektiğini düşündüğünüz tedbirler neler? Yatırımcılar, finansörler, Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu otoritelerinden taleplerinizi kısaca ifade eder misiniz?
Sağlık endüstrisi denildiğinden bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum. Ağırlıklı olarak çalıştığımız satış kanallarımız, doğrudan ilaç firmalarının odağında değiller. Mevcut mevzuat, dış ticaret firmalarının ilaç ihracatı gerçekleştirmesini zorlaştırıyor. Bu noktada, kontrolü kaybetmeden mevzuatta yapılabilecek değişiklikler ile Türk ilaç sanayinin ürünlerini rahatlıkla satabilir ve ülkemizin katma değerli ihracat hedeflerine erişmesini kolaylaştırabiliriz.