MÜSİAD, şehir hastanelerinde kullanılan tıbbi cihaz ve malzemelerin yerlilik oranlarının denetlenmesini istiyor

“Sağlık sektöründe yeni kurulan sistemlerin sadece büyük firmalara yarıyor olması bizi korkutuyor”

“Yeni bir alım protokolü olan sağlık marketi konusunda yönetmelik çalışmalarının sektörel paydaşlarla bir an önce yapılması gerektiğini düşünüyoruz”

MÜSİAD Sağlık Sektör Başkanı Levent Can

MÜSİAD 11.000 üyesi ve 60.000 işletmesi olan bir iş insanları derneğidir. Yurt içinde 86 şube ve temsilciliği yurt dışında 181 temas noktası ile Türkiyemizin önünü açmaktadır. Derneğimiz büyük bir bilgi ve iletişim ağıdır. Bu faaliyetler yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın da işlerini büyütmesini sağlamaktadır. Bizler ticareti, üretimi, ihracatı ön planda tutmaktayız. Hastanelerimizle sağlık turizmini, medikal, ilaç, kozmetik, üreticilerimizle ihracatı ön planda tutuyoruz. Bu hizmetlerin büyümesi yerli ve milli olanın gelişmesi için ar-ge desteklerini, yatırım teşvikleri önemsiyoruz.

2017 Zor Bir Yıl Oldu

Sektörümüzün çözülmeyi bekleyen birçok sorunu olduğu doğrudur. Teşvikler, ar-ge destekleri, ihracat konuları her birinin detayına girildiğinde çözüm bekleyen birçok konu var. Fakat sağlıkta 15 yılda gelinen noktayı daha önceden kimsenin tahmin ettiğini düşünmüyorum.

2017, sağlık sektörü paydaşları için hayli zor bir yıl oldu. Ödeme vadelerinin çok uzaması sektörümüzü ciddi krize sokmuş durumdadır. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı bazı adımlar atsa da bu pozitif adımların etkisinin ancak 2018 yılı son çeyreğinde hissedileceğini tahmin ediyorum.

Sonuca Dayalı Geri Ödeme Modeli Kurulmalı

Sektörün geleceği adına birkaç başlıktan bahsetmek istiyorum:

  • Öncelikle ülkemizde sonuca dayalı bir geri ödeme modeli kurmak gerekmektedir. Tanı İlişkili Gruplar (Diagnostic Related Groups-DRG) değer temelli yaklaşımları kullanarak bu süreci işletmesi hem hizmet sunucuları hem de tedarikçiler açısından suiistimallerin önüne geçecektir ve yapılan işin değeri ölçüldüğünde karşılık bulacaktır.
  • Sağlık hizmet sunucularının gelişmesi, verdikleri hizmetin kalitesi ve bunu karşılığında aldığı düzenli nakit akışına bağlıdır. Geri ödemenin global bütçe ile sınırlandırılmalı ve kişi başına düşen sağlık harcamasının ölçüm metotları yeniden adlandırılmalıdır, Ülkemizde sağlık sektöründe ar-ge çabalarının desteklenmesine ilişkin birçok teşvik mekanizması bulunmaktadır. Ancak sağlık sektöründe yeterli miktarda ar-ge çalışması yapılmadığı da bilinmektedir, bu bağlamda vergisel ve finansal teşviklerin yanı sıra satın alım garantili teşviklere geçilmeli veya teşvik almış ürünlerin kalitesi idare tarafından sorgulanmamalıdır.
  • Bir diğer husus üniversite hastanelerinin yönetim sorununa sahip olmasıdır. Eğitim, araştırma ya da sağlık hizmeti üretme görevlerinden biri sıklıkla ihmal edilmek durumundadır. Aynı zamanda 24 aya varan geri ödemeler tedarikçileri iflasa sürüklemektedir.
  • Sağlık sektöründeki değişimlerin planlanması aşamasında sektörle iletişim içerisinde hareket edilmesi önemlidir. 2018’den itibaren planlanan alım yöntemi olarak önümüze gelen sağlık market konusu hala tam anlaşılmış değildir. Yeni bir alım protokolü olan sağlık market konusuna ait yönetmelik çalışmalarının sektörel paydaşlarla bir an önce beraber yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi takdirde sektörümüzde geçimini sağlayan ve istihdama katkı veren firmalarımız sıkıntı içine girebileceklerdir. Yeni oluşan sistemlerin sadece büyük firmalara yarıyor olması da bizi korkutmaktadır.
  • Şehir hastaneleri fırsat mı, tehdit mi? Sanırım birçok kişi bu sorunun cevabını aramaktadır. Sağlık Bakanlığı kamu-özel iş birliği yöntemiyle başta büyük şehirlerde olmak üzere toplam 32 proje yürütmekte ve 42.199 yatak kapasitesine sahip hastane yapımı planlamaktadır. Şehir hastanelerinin inşaat ve kurulum aşamalarında yeterince yerli ürüne yer verilmediğini düşünmekteyiz. Şehir hastaneleri; yeni canlanmaya başlayan yerli tıbbi cihaz ve malzeme üreticilerimiz için bir fırsattır. Bu fırsatı yerli sanayicimize vermezlerse gelecekte de tıbbi cihazda ve malzemede bağımlılıktan kurtulamayız. Bu yüzden şehir hastanelerinin kurulum aşamasında kullanılan tıbbi cihaz ve malzemelerinin yerlilik oranının denetlenmesini istiyoruz. Biz MÜSİAD olarak her ne kadar büyüklükleri ile yönetimi göz korkutsa da şehir hastanelerinin sektöre yeni bir enerji katacağını ve içinde çeşitli fırsatların olduğunu görmekteyiz.
  • Özel hastanelerimizin giderlerinin her yıl artması fakat buna karşılık gelirlerinin SUT protokolü gereği azalması dolayısı ile büyük sıkıntı içinde olduğunu bilmekteyiz. Özel hastanelerimiz için diğer fırsat alanı ise sağlık turizmidir. Fakat buradaki kritik nokta kamu hastanelerinin özel sektörle rekabet anlayışında değil tam tersine geliştirici yanını ön plana çıkartarak kazancın ülkenin kazancı olduğu anlayışını benimsemesidir. MÜSİAD olarak yeni yılda, sağlık hizmetinde yerli sermayenin söz sahibi olduğu, milli teknolojilerimizle beraber sağlıkta yüksek hizmet kalite standartlarını yakaladığımız bir sektör olmak için tüm paydaşlarımızla durmadan çalışmakta olduğumuzu ifade etmek isterim.