“İki hastaneden birinin dünya standartları üzerinde verdiği hizmet ile diğerinin uzman hekim bile bulundurmadan verdiği hizmeti aynı değerlendirmek istemiyoruz. Üstün standartlarda sağlık hizmeti sunan hastanelere gerekli ayrıcalıkları tanımak istiyoruz”

“Hem hekimlerimizin tedavi kalitelerini hem de bize vaatlerle gelen ilaç ve malzemelerin gerçekten başarılı olup olmadıklarını izlemek istiyoruz. 2023’e kadar bu izlemleri daha raporlaştıracağız”

“SGK olarak bir intramüsküler enjeksiyona kurumumuzun ödediği para ile kanser cerrahisine ödediği para aynı seviyede! Bir pansuman için ödediğimiz para bütün KVC ameliyatlarıyla aynı. Bütçeler yeniden analiz edilmeli”

Mustafa Özderyol

SGK Genel Sağlık Sigortası (GSS) Genel Müdürü Mustafa Özderyol, sağlık finansmanında 2023 vizyonu konusunda bir sunumda geri ödeme sistemindeki çarpıklıkları ve çözüm önerilerini ifade etti. Bütçeyle ilgili rakamlar vererek konuşmasına başlayan Özderyol, “Geçen sene bütçemiz 78 milyar TL idi ve 2018 için 87 milyar TL gibi bir planlama yaptık. Müracaat sayısı her geçen sene katlanarak devam ediyor. Bu çok hasta olduğumuzdan mı yoksa sektöre güvenmediğimizden mi bu kadar çok hastaneye başvuruyoruz! Bunun araştırılması gerekir diye düşünüyorum. 20 kez hekime giden hastalarımız var” diye konuştu.

Bütçe Rakamları Nasıl?

2017 itibariyle 25 bin civarında eczane, 2396 adet hastane-tıp merkezinin faaliyet gösterdiğini belirten Özderyol, şunları kaydetti:

“2018’de devlet hastanelerine öngörülen rakam 36 milyar TL idi; eczanelere 28 milyar civarında, üniversite ve özel sağlık hizmet sunucularına da 10’ar milyar TL öngörüldü. Üniversiteler 11 milyarı da bulacak gibi çünkü 4-5 özel hastane bu yıl içinde vakıf üniversite ile afiliye olarak statüsünü üniversiteye taşıyacak.”

Hizmet Sunum Kalitesine Göre Ödeme

Özderyol, nüfusun yüzde 99’unun GSS kapsamı içinde yer aldığını anımsatarak şöyle konuştu:

Sağlık hizmetinin kalitesinin ve etkililiğinin arttırılması yönünde adımlar atmayı planlıyoruz. Sağlık Bakanlığı ile iş birliği çerçevesinde klinik kalitenin hastalıktaki tedavi kılavuzlarının da eşliğinde hastanelerin klinik çıktılarının değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İki hastaneden birinin dünya standartları üzerinde verdiği hizmet ile diğerinin uzman hekim bile bulundurmadan verdiği hizmeti aynı değerlendirmek istemiyoruz. Üstün standartlarda verilen sağlık hizmetlerinden dolayı bu hastanelere gerekli ayrıcalıkları tanımak istiyoruz. Zaten gidişatın sonunda da bu noktaya varmamız gerekiyor. Birinden aldığımız sağlık hizmetinin sonucunda 10 tane komplikasyonla uğraşıp daha büyük maliyetlerle kuruma çıktıları gelirken diğerinden aldığımız sağlık hizmetinde hiçbir komplikasyonla uğraşmadan iş gücünde fazla bir kayba sebebiyet vermeden insanlarımızı daha sağlıklı yaşatarak sonuca ulaştırıyorsak bu iki hastaneye karşı bizim de bakış açımızın farklı olması gerekmektedir.”

Hekime Karşı Güvensizlik Var

Koruyucu hizmetlerin önceliklendirmesi gerektiğini belirten Özderyol, “Aile hekimlerinin daha etkin daha sistemin içine çekilerek kullanılması gerekiyor. Toplumumuzda güven meselesi var bu konuda, bir ayda 20 kez müracaat eden hastalar varsa burada bir güvensizlik var. Binlerce reçetenin sistemimizde olmasına rağmen ilaçlarının alınmadığını görüyoruz. Bu da güvensizliğin neticesi olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Tedavi ve ilaç-Malzeme Kalitesini İzleyeceğiz”

Özderyol, kronik hastalıklara harcanan tutarları daha fazla izlemek ve bu hastalıklarda kullanılan ilaç ve malzemelerin etkinliklerini analiz etmek istediklerini belirtti ve şöyle devam etti:

“Hem hekimlerimizin tedavi kalitelerini hem de bize vaatlerle gelen ilaç ve malzemelerin gerçekten başarılı olup olmadıklarını izlemek istiyoruz. 2023’e kadar bu izlemleri daha raporlaştırıp kamuoyuyla da paylaşacak hale geleceğiz. 

Kendi İlacımızı Üretmeliyiz

“Bence bu ülkede sevk zinciri mutlaka hayata geçirilmelidir. Şahsi fikirimdir, bir hasta evden çıkıp elinde kimliğiyle üçüncü basamak bir hastaneye giderek bir profesörü rahatsız etmemelidir. Uzman hekime ulaşım bu kadar kolay olmamalıdır” diye konuşan Özderyol şunları kaydetti:

“Nadir hastalıklarda ve biyoteknolojide gerekli çalışmaların yapılmadığını düşünüyorum. Bugün 87 milyarımız sadece nadir hastalıkların tedavisine artık yetmeyecek hale gelecek. Yıllık 2 milyon TL ilaç ödediğimiz nadir hastalıklar olduğunu gördüm. Bizim gibi nadir hastalıkların sık yaşandığı Orta Asya coğrafyasında sadece 1 milyar TL ilacın yüzde 5 bütçesini bir hastalığın ilacına verir ve topu topu 500 kişiyi tedaviyi etmiş olursak sistem sürdürülemez. Ülkemizde bu ilacı, bu malzemeleri üretecek kapasiteyi oluşturmamız lazım.

Bir örnek vermek isterim; yurtdışından getirdiğimiz bir ilaç vardı ve çok pahalıya aldığımızı söylediler. Bu konuda bir araştırmaya girdim; pahalıya satın aldığımızı fark ettim. Aynı fabrikada aynı bantta iki ilaç üretiliyormuş, ülke birinci ilaç için bir belgesini eksik bırakıyor ve dünyada kimse bunu tanımıyor. İkinci ilaç için tüm belgeler tamam. Mevzuatlarımız diyor ki A belgesi yoksa bu ilaç ülkeye girmez. Bu o ülkede 9 dolar ve bizim ülkemizde 100 dolar. Bu üretimleri biz kendimiz yapmadığımız sürece hep kaybeden olacağız.”

SUT Güncellenmesi Katsayıya Bağlanabilir

Üniversite hastanelerinin özel hastanelerden daha fazla ücret alması konusunda yöneltlen soruyu Özderyol şöyle yanıtladı:

“Üniversite hastanelerine giden hastalarla özel hastaneye giden hastalar aynı değil! Kimsenin kabul etmediği yoğun bakımdaki hastalar üniversitelerin yoğun bakımlarında kalıyor. Üniversitelere verdiğimiz bu farklılıklar yüzde 10 ile 15 arasında değişiyor. Zaten tüm üniversitelerin kamuya bütçesi 10 milyar TL. Kamu üniversitelerin hiçbiri hastalardan ilave ücret almıyor, vakıf üniversiteleri alıyor. Yüzde 200 fark oranı yasal bir düzenleme. SUT konusunda kesinlikle revizyon yapılmalı. İlaç benzerinde olduğu gibi bir katsayıyla güncellenebilir duruma getirilmeli. 2005’ten beri sistemin içindeyim ve o günden bu yana hiç zam almamış işlemler var. Bütçelemeyle bu sistemin yol alması zor evet ama teknolojisi bittiği halde fazla ödeme yaptığımız birkaç işlem de var. Bir intramüsküler enjeksiyona kurumumuzun ödediği para ile kanser cerrahisine ödediği para aynı seviyede! Bir pansuman için ödediğimiz para bütün KVC ameliyatlarıyla aynı. Bütçelerin analiz edilerek gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu ülkede yapay kalp cihazına bağlanamadığı için hayatı son bulan hastalar tarafına bütçe aktarılarak bu organizasyonun tamamlanması gerekiyor.”