“İstanbul Bağcılar Hastanesinin faaliyetlerine 2019’un son aylarında son vermek zorunda kaldık. 273 kişiyi işten çıkardık. Hastaneyi kapattığımız dönemle önceki sene arasında işlem bazında yüzde 30’a yakın kaybımız vardı. Sektörü anlamak açısından bu tipik bir örnektir”

“Yaklaşık 15 yıldır SGK’dan geri ödeme alıyoruz; bizler SGK’ya bağımlı halde varlık gösteriyoruz ve düşünün ki gelirleriniz sabit kalıyor ama maliyetleriniz sürekli artıyor. Bu hal, hastaneleri kuralsız çalışmaya itiyor. Hiçbir sağlık kuruluşu fark uygulamasına uymuyor”

OHSAD Genel Sekreteri Dr. Uğur Baran, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.

Dr. Uğur Baran

Özel sağlık hizmeti sunucularında, SUT fiyatlarının arttırılmamasının yarattığı sorunlar nelerdir?

Kendi acı tecrübemi paylaşmak isterim: 1996’da kurduğumuz İstanbul Bağcılar Hastanesinin faaliyetlerine 2019’un son aylarında son vermek zorunda kaldık. Birkaç özel yatırım dışında Bağcılar’da kamunun da yatırımı sözkonusu değildi. Uzun yıllar orada faaliyet gösterdik fakat SUT rakamlarının uzun süre aynı kalması ve bölge halkının da ödeme güçlüğü yaşaması deneniyle hastane sürdürebilir olmaktan çıkmıştı; hastaneyi başka bir bölgeye taşımak gibi bir girişimimiz oldu fakat öyle bir taşınma hali çok ciddi finansal güç gerektiriyordu ve başka yere taşıma imkanı olmadığından kapatmak zorunda kaldık. 273 kişiyi işten çıkardık. Bulunduğumuz bölge ekonomik açıdan da geriye gitti. Mali yönden sürdürülebilir olmaktan çıktığı için hastanemizi kapattık.

Hastaneyi kapattığımız dönemle geçtiğimiz yıl arasında işlem bazında yüzde 30’a yakın kaybımız vardı. Hizmet verdiğimiz Bağcılar, vatandaşın alım gücünün zaten düşük olduğu bir bölge. Dolayısıyla ekonomik krizin etkisi hastanemizde ciddi oranda hissedildi; doğum sayılarımız, ameliyat, poliklinik sayılarımız son bir yıl içinde yüzde 30’a yakın düştü… Sektörü anlamak bakımından bu çok tipik bir örnek oldu hepimiz için. 22 yıllık emeğimizi orada bırakmak zorunda kaldık.

Şu anda Safa Hastanesi ile hizmet veriyoruz; Safa, 25 yıllık bir hastane, 2005’te yönetimini devraldık. Nispeten daha sürdürülebilir durumda.

Sizce fark uygulamasında, belirlenen kurallara uyuluyor mu?

Yaklaşık 15 yıldır SGK’dan geri ödeme alıyoruz; bizler SGK’ya bağımlı halde varlık gösteriyoruz ve düşünün ki gelirleriniz sabit kalıyor ama maliyetleriniz sürekli artıyor. Bu hal, hastaneleri kuralsız çalışmaya itiyor. Hiçbir sağlık kuruluşu fark uygulamasına uymuyor; özellikle Anadolu’daki hastaneler başta bu kurala riayet ettiler fakat bugün hastanelerin çoğu bu kuralı ihlal etmektedir. Fark oranı yüzde 200 ile sınırlıdır ancak bu sınıra uyma imkanı ortadan kalkmıştır, yıllardır bu şekilde.

Hastanemde endokrinoloji uzmanı görev yapıyor; SGK’nın tahliller dahil bu branşa ödediği ücret 24TL ve bu 12 yıldır aynı. Bunun içine muayene ve tahliller dahil.

SUT yerine kamu fiyat tarifesi esas alınarak ve bundan belli bir indirim oranı uygulanmak suretiyle SGK geri ödeme tutarlarının belirlenmesi önerisi hakkında düşünceleriniz nedir?

Bizim şu anda süratle –hangi tarife olduğu önemli olmaksızın – maliyet bazlı bir çalışma yapılarak fiyatların güncellenmesi ve sabit bir endekse dayalı sürekli artırılmak koşuluyla yapılacak bir çalışmaya ihtiyacımız var. SUT, kamu fiyat tarifesi fark etmeksizin böyle bir düzenlemenin yapılması gerekiyor.

Önemli olan kurumları ayakta tutabilecek bir gelir-gider dengesinin oluşturulmasıdır. Bu sağlandığı takdirde biz gerekirse fark ücreti bile almayabiliriz.

Tamamlayıcı sağlık sigortası (TSS) ve özel sigorta kapsamında hastanenizden hizmet alan hastalarınızın oranı yıllar içerisinde nasıl bir profil çiziyor? Mali sürdürülebilirlik ve geri ödeme şartları düşünüldüğünde hangi sigorta kapsamı sizin için daha tercih edilebilir durumda?

TSS önemini yitirmiş vaziyettedir; Hiçbir kurum şu anda TSS hizmeti sunan şirketlerle çalışmak istemiyor çünkü TSS tamamen SUT endeksli bir ödeme yapıyor. Mesela fıtık ameliyatı 12 yıldır 1000 TL ise varsayalım, TSS hala 1000 TL ödemeye devam ediyor. Gerçekçi olmaktan çıktı artık. Aslında TSS, sağlık sektörü açsından son derece önemli bir imkandı. Fakat SUT’a endeksli bağı nedeniyle gerçekçi olmaktan uzak düştü. Hastaneler artık TSS anlaşması yapmaktan kaçınır halde; bu kapsamda hizmet alan hasta sayısı da anlamlı olabilecek bir ölçüde değil. Özel sigorta daha cazip fakat grup şirketler özel sigortadan TSS’ye doğru bir geçiş eğiliminde. Bu da Türkiye’de özel sağlık sigortacılığı için problem hale gelmiş durumda. Özel sağlık sigorta poliçe bedelleri ile TSS iççin ödenecek poliçeler arasında fark var ve şirketler bunu çalışanları aleyhine kullanıyorlar.