“Tek Sağlık yaklaşımı, insan, hayvan ve çevre sağlığının karmaşık bir şekilde birbiriyle bağlantılı olduğunu ve sorunları bu perspektiften ele almanın disiplinler arası iş birliğini gerektirdiğini kabul eder”
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muammer Göncüoğlu, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneğinin 2024 yılında düzenlenen (KLİMİK) XXIV. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi dolayısıyla hazırlanan Kongre kitabında yayımlanan makalesinde Gıdalardan Gelen Bakteriyel İnfeksiyonları anlattı. Enterohemorajik Escherichia coli ve Salmonella İnfeksiyonlarına dikkati çeken Prof. Dr. Muammer Göncüoğlu makalesinde şunları kaydetti:
“Bakteriler, virüsler, parazitler veya ağır metaller gibi kimyasal maddelerle kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi dünya genelinde 200’den fazla hastalığa neden olmaktadır”
“Bakteriler, virüsler, parazitler veya ağır metaller gibi kimyasal maddelerle kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi dünya genelinde 200’den fazla hastalığa neden olmaktadır. Büyüyen bu halk sağlığı sorunu, sağlık sistemleri üzerinde önemli baskılara ve toplumun üretkenliği kaybetmesine neden olmaktadır. Bununla beraber başta turizm olmak üzere ticarete ve sosyoekonomik etkilere neden oluyor. Söz konusu bu hastalıklar küresel hastalık ve ölüm yüküne önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Gıda kaynaklı hastalıklar gıdanın kontaminasyonundan kaynaklanmakta ve gıda üretimi, dağıtımı ve tüketim zincirinin herhangi bir aşamasında ortaya çıkabilmektedir. Bunlar, su, toprak veya havadaki kirliliğin yanı sıra güvenli olmayan gıda depolama ve işleme gibi çeşitli çevresel kirlilik türlerinden kaynaklanabilir. Bu kapsamda en dikkat çekici nokta ise birincil üretim olarak kabul edilen çiftlik aşamasıdır. Gıda kaynaklı hastalıklar ishalden kansere kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabilmektedir.
Gıda Kaynaklı Hastalıklar Neler?
“Gıda kaynaklı hastalıklar düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yoksullukla yakından bağlantılıdır ancak dünya çapında büyüyen bir halk sağlığı sorunudur. Artan uluslararası ticaret ve daha uzun, daha karmaşık gıda zincirleri, gıda kontaminasyonu ve enfekte gıda ürünlerinin ulusal sınırların ötesine taşınması riskini artırmaktadır”
Çoğu gastrointestinal sorunlar olarak ortaya çıkar, ancak aynı zamanda nörolojik, jinekolojik ve immünolojik semptomlara da neden olabilirler. İshale neden olan hastalıklar dünyanın tüm ülkelerinde önemli bir sorundur, ancak yük orantısız bir şekilde düşük ve orta gelirli ülkeler ve 5 yaşın altındaki çocuklar tarafından taşınmaktadır. Her yıl, dünya çapında yaklaşık 10 kişiden biri, kontamine gıdaları yedikten sonra hastalanmakta ve 420 binden fazla ölüme yol açmaktadır. Bu hastalıklardan çocuklar orantısız bir şekilde etkilenmekte ve her yıl 5 yaşın altındakilerde 125 bin ölüm görülmektedir. Bu vakaların çoğunluğu ishal tablosundan kaynaklanmaktadır. Gıda kaynaklı hastalıkların diğer ciddi sonuçları arasında böbrek ve karaciğer yetmezliği, beyin ve sinir bozuklukları, reaktif artrit, kanser ve ölüm yer almaktadır. Gıda kaynaklı hastalıklar düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yoksullukla yakından bağlantılıdır ancak dünya çapında büyüyen bir halk sağlığı sorunudur. Artan uluslararası ticaret ve daha uzun, daha karmaşık gıda zincirleri, gıda kontaminasyonu ve enfekte gıda ürünlerinin ulusal sınırların ötesine taşınması riskini artırmaktadır. Büyüyen şehirler, iklim değişikliği, göç ve artan uluslararası seyahat bu sorunları daha da artırmakta ve insanları yeni tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır.
“Her yıl, dünya çapında yaklaşık 10 kişiden biri, kontamine gıdaları yedikten sonra hastalanmakta ve 420 binden fazla ölüme yol açmaktadır. Bu hastalıklardan çocuklar orantısız bir şekilde etkilenmekte ve her yıl 5 yaşın altındakilerde 125 bin ölüm görülmektedir”
Hastalıklara Neden Olan Gıda Kaynaklı Patojenler
Hastalıklara neden olan gıda kaynaklı patojenlere bakacak olursak özellikle bakteriyel etkenlerin antimikrobiyal maddelere artan oranda direnç geliştirdikleri, gıda zinciri içerisinde biyofilm oluşturma potansiyellerinin yüksek olduğu ve bazı virülans özelliklerinde artış olduğu görülmektedir. Gıdalara bulaşma açısından değerlendirildiğinde örneğin Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) ve non-tifoidal Salmonella’ların ana rezervuarlarında hastalık oluşturmamaları nedeniyle kesim öncesi ve sonrası veteriner hekim muayenelerinde görülmeden gıda zincirine bulaşabilmektedirler. Söz konusu etkenler açısından dünyada çok sayıda çalışma yapılmış olup özellikle gelişmiş ülkelerde izleme ve kontrol programları mevcuttur. Türkiye’de ise birçok çalışma olmasına rağmen son yıllara kadar olan çalışmaların büyük bir bölümü klasik izolasyon ve identifikasyon çalışmaları olup moleküler ve genomik karakterizasyonları ile ilgili az sayıda çalışma bulunmaktadır.
Tek Sağlık Bakış Açısı
“Veteriner hekimler, Tek Sağlık konseptinde, özellikle gıda güvenliğiyle ilgili sorunları ele alırken çok önemli bir rol üstlenmektedirler. Uzmanlıkları hayvan sağlığı, insan sağlığı ve çevre sağlığı arasındaki bazı boşlukları doldurmaktadır”
Halk sağlığı açısından değerlendirildiğinde ise tek sağlık bakış açısı ile kayda değer bir çalışmanın Türkiye’de bulunmadığı düşünülmektedir. Veteriner ve beşerî hekimlikte günümüze kadar elde edilen veriler ışığında çok daha kapsamlı ve hedef odaklı çalışma ihtiyacı olduğu aşikardır. Bu kapsamda Türkiye’de gıdalarda yapılan çalışmalar dikkate alındığında farklı kaynaklardan EHEC ve Salmonella izole edilmiş, başta antibiyotik olmak üzere farklı karakterizasyonları yapılmıştır. Ayrıca bazı araştırmacılar bu etkenlerin biyofilm oluşturma kapasiteleri, dezenfektan dirençleri ve dirençli izolatlar üzerine bakteriyofajların etkileri ile ilgili çalışmalarda bulunmuşlardır. Tek Sağlık kavramının ana unsurlarından olan “Bütünleştirici Yaklaşımlar”, gıda güvenliği sorunlarını ele alırken iş birlikçi ve bütünsel stratejilerin önemini vurgulamaktadır. Tek Sağlık yaklaşımı, insan, hayvan ve çevre sağlığının karmaşık bir şekilde birbiriyle bağlantılı olduğunu ve sorunları bu perspektiften ele almanın disiplinler arası iş birliğini gerektirdiğini kabul eder. Bu kapsamda “İş birliğinin Gücü” ile bireysel/lokal anlayışın hâkim olduğu geleneksel gıda güvenliği yaklaşımı yerine iş birliğine dayalı, daha kapsamlı izleme sistemleri, daha iyi veri paylaşımı, daha etkili müdahaleler ve ortaya çıkan tehditlere daha hızlı yanıt verilmesiyle başarılı sonuçlar alınabilir. Veteriner hekimler, Tek Sağlık konseptinde, özellikle gıda güvenliğiyle ilgili sorunları ele alırken çok önemli bir rol üstlenmektedirler. Uzmanlıkları hayvan sağlığı, insan sağlığı ve çevre sağlığı arasındaki bazı boşlukları doldurmaktadır. Veteriner Hekimler; hayvan sağlığı ve refahı kapsamında gıda değeri olan hayvanların çiftlik aşamasında sağlıklarını güvence altına almaktadır. Sağlıklı hayvanların zoonozlar da dahil olmak üzere hastalıklara yakalanma olasılığı daha düşük olmaktadır. Hastalık Gözetim ve Kontrolü kapsamında da hayvan popülasyonlarındaki salgınların tespit edilmesi ve yönetilmesinde ilk savunma hattı olarak yer almaktadırlar. İlerleyen süreçte küresel iş birliğinin önemi daha da artacaktır. Bu kapsamda da mevcut standartlar üzerinde iş birliği yapan, veri paylaşan ve araştırmaya ortak yatırım yapan ülkelerle birlikte ortak bir küresel çaba önem arz edecektir. Ayrıca resmi otoritelerin ve kamu kuruluşlarının bilinci ve ilgisinin artması gereklidir.
Tek Sağlık-Gıda Güvenliğinin Geleceği
Bilgiye kolay erişim, bilinçlendirme kampanyaları ve geçmiş küresel sağlık tehditleri sayesinde toplumların gıda güvenliği konusunda daha eğitimli ve proaktif hale getirilmesi gerekecektir. Bununla beraber mevzuat değişiklikleri özellikle gıda üretimi, işlenmesi ve satışına ilişkin daha sıkı, dinamik ve uluslararası düzeyde uyumlu düzenlemeler ile desteklenmelidir. Bu düzenlemeler giderek Tek Sağlık perspektifini benimseyecektir. Sonuç olarak, Tek Sağlık-gıda güvenliğinin geleceği, zorlukları öngörmek, teknolojileri entegre etmek, küresel iş birliğini teşvik etmek ve sürekli yenilik yapmakla ilgili olacaktır. Pek çok alanda olduğu gibi proaktif stratejiler ve insan, hayvan ve çevre sağlığının ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğunun tanınması anahtar rol oynayacaktır.