Prof. Dr. Gülriz Erişgen: “Tıpta temel bilimlerde gereksinimlere uygun bir istihdam politikası geliştirilmediği görülmektedir. İstihdam politikası yok. Uzmanların mecburi hizmetlerinde sıklıkla uzmanlık alanlarının dışında işlerle görevlendirildiği görülmektedir”
Prof. Dr. Gülriz Erişgen: “Temel bilimlerde uzman olarak çalışan meslektaşlarımızın ayrıca sürdürülen performansa dayalı ücretlendirme politikası nedeniyle mağduriyetleri vardır”
Türk Tabipleri Birliği İstanbul Tabip Odası tarafından 28. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayında konuşan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dalı ve TTB UDEK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gülriz Erişgen şunları kaydetti:
“Tıpta Uzmanlık Sınavı kontenjanları söz konusu olduğunda temel bilimler olarak ayrı bir dizi toplantı yaptık. Sorunlarımız hem dahili ve cerrahi birimlerden hem de temel birimlerin kendi içerisinde farklılık gösteriyor. Bu farkı tarif etmek için 2016 yılında yaptığımız bir toplantı kaydını aktarmak isterim. TTB Merkez Konseyinde yapılan toplantıya halk sağlığı, klinik mikrobiyoloji, cerrahi, farmakoloji, histoloji ve embriyoloji, immünoloji, klinik biyokimya, psikiyatri, spor hekimleri ve fizyolojik bilimler dernekleri katıldılar.
Bu alanlara bir süredir hiç uzmanlık eğitimleri için kontenjan verilmiyordu. Temel bilimlerde eğitimin doktora ağırlıklı olması gerektiği ifade ediliyordu. Temel birimlerde de böyle bir eğilim var.
Doktora Eğitimi ile Uzmanlık Eğitiminin Farklı
2016 yılında yapılan bu toplantıda bizler doktora eğitimi ile uzmanlık eğitiminin farklı olduğunu vurgulamıştık.
Doktora eğitiminin temel amacı bir alanda derinleşerek akademik çalışmalar yürütülmesi sonucunda alınan doktora belgesi ile akademik bir ortamda çalışabilmeye hak kazanılması olarak tanımlanabilir. Doktora eğitimi tıbbın seçilmiş bir alanında olabileceği gibi tıp disiplininin farklı bir alanında da gerçekleştirilebilir. Tıpta uzmanlık eğitimi ise belli bir tıp alanında bilgi, tutum ve beceri kazanımına dayanan doktora eğitiminde olduğu gibi bilişsel ve tez sunumu değerlendirmesi ile alınan uzmanlık belgesi ile belgelendirilmektedir.
Doktora ve uzmanlık eğitimi süreçlerinin birbirlerinden farklı ancak her ikisinin de çok değerli olduğu Tıpta Uzmanlık Kurulunun 684 No’lu kararında açıkça belirtilmiş ve her iki eğitim sürecinin çakışmaması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Aynı kararda uzmanlık eğitimi mezunlarının öncelikle sağlık hizmet sunucusu olduğuna dair de vurgu yapılmıştır. Bu görüş, bizim son dönemde yaptığımız toplantılarda yeniden ağırlık kazandı.
İstihdam Politikası Yok
Tıp fakültesi mezunu tıpta uzmanlık eğitimi almış kişilere temel bilimlerde gereksinim var. Temel bilimler de uzman hekimlerin sorunları şöyle:
Tıpta temel birimlerde uzman olanların istihdamına dair çeşitli öneriler geliştirilmiş ve konuya ilişkin raporlar yayımlanmıştır. Ancak hala gereksinimlere uygun bir istihdam politikası geliştirilmediği görülmektedir. İstihdam politikası yok. Uzmanların mecburi hizmetlerinde sıklıkla uzmanlık alanlarının dışında işlerle görevlendirildiği görülmektedir.
Temel bilimlerde uzman olarak çalışan meslektaşlarımızın ayrıca sürdürülen performansa dayalı ücretlendirme politikası nedeniyle mağduriyetleri vardır.
Temel Bilimlerde Uzmanlık Eğitimi Gereksinimleri Şöyle:
Tıpta uzmanlık eğitimi verebilecek kurumların altyapılarının TUKMOS raporlarında yer alan çekirdek müfredatı yürütecek koşulları sağlaması beklenmektedir. Ancak pek çok alanda çekirdek müfredat – asgari koşullar arasında uyumsuzluklar vardır. Asgari eğitici ve fiziksel koşullar genelde tanımlanmamış ve bu koşullarda ağıtım verebilecek azami öğrenci sayısı belirtilmemiştir.
Eğiticilerle ilgili sayısal koşul tanımlanmış olmakla birlikte niteliksel değerlendirme yapılarak kriterler oluşturulması gereklidir. Çekirdek müfredatın sürdürülmesini güvence altına almak için eğitici niteliğini de dikkate almak önemlidir. Temel bilimlerde uzmanlık öğrencisi sayısı belirlenirken yüksek lisans ve doktora öğrenci yükü de dikkate alınmalıdır.
İşleyiş ve İstihdam Alanları Farklı
Sonuç itibari ile tıpta temel bilimler olarak tanımlanan alanlar işleyiş ve istihdam alanları bakımından farklılıklar göstermektedir. Tıbbi biyokimya, tıbbi mikrobiyoloji, histoloji ve embriyoloji sağlık hizmet sunumunda daha doğrudan yer almaktadır. Derneklerin ya da yeterlilik kurullarının bir eğitim kurumunun ne kadar öğrenci alması gerektiği ile ilgili çok net formüllerinin olmadığı dikkatimizi çekti.
Alanda uzman hekim gereksinimi ve TUS kontenjanları belirlenirken bu dikkate alınmalı ve alana özgü kriterler belirlenmelidir.
Yapılan toplantılarda bu doğrultuda çalışmalar yapılarak olanlara özgü raporların hazırlanmasının uygun olduğu sonucuna varılmıştır.”