Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneğinin (EKMUD) önderliğinde yapılan Erişkin Bağışıklama Akademisi, Sağlık Bakanlığı dahil 10 paydaşın katkısıyla ve çok sayıda katılımcıyla Ankara’da yapıldı. Toplantıya çok sayıda enfeksiyon hastalıkları, aile hekimi, iç hastalıkları, halk sağlığı ve göğüs hastalıkları uzmanları katıldı.Toplantıya katılımdan son derece memnun olduklarını ifade eden Prof. Dr. İftihar Köksal şöyle konuştu:
“Erişkin bağışıklama Türkiye’de yeni yeni bir yere gelmeye başlayan bir konu. Genişletilmiş aşı programımız var biliyorsunuz, bu Sağlık Bakanlığının desteklediği bir program ve pediatrik yaş grubuna uygulanıyor. Çocukluk aşılamasında dünyada birçok ülkeye örnek olabilecek seviyedeyiz. Ama erişkinlerde aynı şeyi söylemek mümkün değil. 18 yaşıyla birlikte erişkinlerde aşılama oranı maalesef dibe vuruyor! Erişkin ve yaşlı insanların da aşılamaya ihtiyacı var. Biz ‘Yaşam Boyu Bağışıklama’ sloganını benimsiyoruz. Erişkin bağışıklamayı 2 oranda ele alabiliriz, biri çocuklukta başlanan aşıların devam aşıları, tetanoz, difteri, boğmaca gibi; bunlar çocukluk çağında başlar ama erişkinlerde de 10 yılda bir yapılmalıdır. Diğeri de erişkin yaş gruplarına has aşılar. 2006’da çalışmaya başlayıp 2009’da ilk erişkin bağışıklama rehberimizi çıkardık. Türkiye’nin ilk erişkin bağışıklama rehberi 7 Derneğin ortak çalışmasıyla 2009’da yayınlandı. 2016’da kılavuzumuz yenilendi. ”
Aşı Bilinci Yerleştirilmeli
“Erişkin bağışıklama, tek başına sağlık personelinin sorumluluğunda olan bir konu değil” diye konuşan Prof. Dr. Köksal, şöyle devam etti:
“Bu bir saç ayağı… Hekim aşı yapmayı isteyecek, hasta kabul edecek, geri ödeme kurumu bu aşıyı temin edecek. Tüm paydaşların birlikte hareket etmesiyle başarı kazanılabilir. Bugün geldiğimiz noktada çocuk felci, çiçek hastalığı yenildiyse, kızamık, kabakulak görmüyorsak bunlar hep aşılamayla başarıldı. O halde aşılar işe yarıyor. Çocuklarda böyleyse erişkinlerde de aynısı geçerli. İnsanlara aşı bilinci, farkındalık yerleştirilmeli. Aşının zararı yok.”
Prof. Dr. Köksal, eylem planı hazırlayacaklarını ifade ederek, “Biz şanslı bir ülkeyiz aslında, geri ödeme kurumu risk gruplarında aşıları geri ödeme yapıyor. Papilloma virüsü aşılama takvimine girdi, erişkin bağışıklamada yer almaktadır, geri ödemesinin de yakın zamanda yapılacağını düşünüyoruz” dedi.
Türkiye Bazı Aşılarda Kendi Üretimini Yapacak
Aşının stratejik bir ürün olduğunu belirten Prof. Dr. Köksal, “Sanayi ve devletin işbirliğiyle, halen altyapısı süren çalışmalar neticesinde Türkiye bazı aşılarda kendi üretimini yapacaktır. Moleküler teknoloji, nanoteknoloji günümüzde çok ilerledi, akıllı ilaçlar, aşılar yaratmak zor değil. Bunlar ileri teknoloji ürünleri. Türkiye, altyapısı ve bilim insanlarının varlığı yanısıra iyi bir organizasyonla kendi aşı üretimini yapabilir. Derneğimiz çalışmaları destekliyor, elimizden gelen desteği vermeye hazırız” diye konuştu.
Aşı Seferberliğine Özel Sektör ve Eczacılar da Katılmalı
Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Süleyman Görpelioğlu, erişkin bağışıklamanın sadece erişkinleri hastalıktan korumak için değil toplumsal bağışıklık için de şart olduğunu söyledi. “Çocuklarımızın sağlığının korunması için de erişkinlerin bağışıklanması gerekmektedir” diye konuşan Prof. Dr. Görpelioğlu, şunları kaydetti:
“Erişkinler için önerilen 11 çeşit aşı var, 65 yaş üstü için hepsi öneriliyor, 65 yaş altı için de endike durumlar sözkonusu… Türkiye’de erişkinlerin aşıya bakışı, ‘Aşı çocuklar içindir, erişkine gerek yok’ şeklinde ki buna hekimler de dahil… Bu önyargı dünyada da farklı değil. Bakanlık artık erişkin aşılamasına olumlu bakmaya başladı, bu önemli bir adım… Bundan 5 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir katkıyı Bakanlık şu anda yapıyor.
244 evde bakım hastamıza 20 günde ulaşarak anket yaptık, 162’si ‘ben kendime ve hastama verilecek pinomekok aşısını yaptırırım’ diye cevap verdi. Son iki haftada 13 doz aşıyı yaptık. Evde bakım hastaları önemli, hepsi yatalak, bağışıklıkları düşük ve bakıcılarının dışarıdan enfeksiyon taşıma riski var. Bir buçuk milyona yakın çocuğu başarılı şekilde aşılıyoruz ama yoruluyoruz aşılarken. Buna 6 buçuk milyon kişi daha ekleyeceğiz ve 8 buçuk milyon kişi aşılayacağız, bu popülasyonun peşinden sadece aile hekimlerinin koşması mümkün değil! Bunun seferberlik olarak algılanması gerek; eczaneler, özel hastaneler, polikliniklerin hepsi aşılamaya dahil olmalı. Tutum geliştirme eğitimi yapmamız gerekiyor.”
Araştırmalara Göre Doktorlar Aşı Önermiyor
13 Batı Avrupa ülkesinde 2226 hekim ve 6534 hasta üzerinde yapılan bir araştırma sonuçlarını aktaran Prof. Dr. Görpelioğlu, şu bilgileri verdi:
“50 yaş üzeri kişilerin katıldığı ve sadece pnömokok hastalığının sorulduğu araştırma sonuçlarına göre, ‘Bana öneren doktor olmadı’ diyen kişi oranı: %15-68, ‘Pnömokok hastalığı için aşı olduğundan haberim bile yok’ diyen kişi oranı : %11-60, ‘Pnömoniye yakalanma riski konusunda endişe duymuyorum’ diyen kişi oranı : %7-53, ‘Yan etkileri konusunda şüphelerim var’ diyen kişi oranı: %2-17, ‘Etkinliği konusunda şüphelerim var’ diyen kişi oranı: %2-13, ‘Tedavisi varsa aşıya gerek yok’ diyen kişi oranı : %13-35, ‘Aşılama sadece çocuklar içindir’ diyen kişi oranı: %7-25, ‘Aşılar beni hasta edebilir’ diyen kişi oranı: %6-25.”
“Sadece Tedarikçi Değil, Çözüm Ortağıyız”
MSD Aşı & Fertilite İş Birimi Direktörü Tan Aknil, toplantıda yaptığı konuşmada, insanlık tarihi boyunca bulaşıcı hastalıkların ortalama yaşam süresini kısalttığını belirterek, “İnsanların yaşam alanlarının daha sağlıklı olması ve hastalıklara karşı geliştirilen yeni tedaviler ile bulaşıcı hastalıkların aşı ile önlenmesi ile artık mümkün” diye konuştu. Aknil şöyle devam etti:
“Ülkemizde bağışıklama çalışmalarının 1930’lu yıllarda başlamış olmasına rağmen uzun yıllar sadece çocuklara yönelik olarak uygulanmıştır. Günümüzde, Sağlık Bakanlığı tarafından, 13 hastalığa karşı, ülkemizde 0-23 ay arası çocuklarda %95-99 oranında aşı yapıldığı rapor edilmektedir. Bir hastalığa karşı %95 ve üzerinde aşı yapılması, o hastalık etkeninin toplumda yaygın olarak bulaşma riskini düşürmektedir. Transplantasyonlar, medikal cihaz uygulamaları, kanserlerin tedavi edilebilir hastalıklar halini alması erişkin aşılaması için özel hasta gruplarının meydana gelmesine neden olmuştur. Toplumdaki bütün bu değişiklikler bağışıklamada erişkin popülasyonun ne kadar önemli bir hedef kitle olduğunu desteklemektedir. Son yıllarda yaşlanan dünya nüfusu ve kronik hastalıklardaki artış nedeniyle başta risk grupları olmak üzere erişkin bağışıklamasına verilen önem artmaya başlamıştır. Buna rağmen maalesef erişkin bağışıklama programları, erişkin aşılama bilinci ve aşıya erişebilirlik oldukça düşük düzeydedir. Erişkin dönemde de tıpkı çocukluk döneminde olduğu gibi aşılar bireyleri hastalıklardan korur, sosyal ve ekonomik kazanımlar sağlar.
Bilimsel dernekler, Sağlık Bakanlığı, medya ve endüstri, bütünleşik bir yaklaşımla erişkin aşılamanın önündeki engelleri tespit etmeli, önceliklendirerek gerçekçi bir aksiyon planı oluşturup bir an önce harekete geçmelidir. Bu noktada endüstri, güncel üretim teknolojileri ve tecrübenin paylaşılması, aşı tedariğinin uygun fiyatlarda, sürdürülebilir bir biçimde sağlanması konularında hassasiyetle davranmalıdır. Bunun gerçekleşmesi ise, sektörün sadece bir maliyet odağı olarak değil, Türkiye’nin 2023 vizyonuna ulaşmasında bir çözüm ortağı olarak görülmesinden geçer.
1992 yılından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren MSD İlaçları olarak, bağışıklamadaki sorunları tespit etmekte proaktif davranan, küresel pazarda Türkiye’nin ihtiyaçlarını azami derecede önceliklendirmeye çalışan, sadece bir tedarikçi değil, inovatif yaklaşımımızla bir çözüm ortağı olmaya çalışan tavrımızı sürdürmeyi kendimize ilke ediniyoruz.”
“Detaylı Aksiyon Planları Geliştirilmeli”
Toplantıda konuşan Pfizer Türkiye Aşı İş Birimi Lideri Tolga Uluışık da, endüstri olarak uygulamaya dönük sorunlara odaklanılması ve detaylı aksiyon planları geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Ülkemizde bağışıklama çalışmalarının 1930’lu yıllarda başladığını belirten Uluışık şöyle konuştu:
“Günümüzde hem dünya hem de Türkiye’de çocuklara yönelik aşılama programlarında giderek artan bir başarı söz konusu. Erişkin bağışıklamada ise sorunlar ve çözümlerin birkaç adımda kümelendiğini düşünüyorum. Bu adımların en başında erişkinlerin bulaşıcı hastalıklardan korunmasına yönelik aşıların geliştirilmesi, aşıya erişimi destekleyecek geri ödeme sistemlerinin veya bağışıklama programlarının otorite tarafından oluşturulması ve tedarik anlamında bu aşıların kusursuz bir şekilde erişkinlere ulaştırılması geliyor. Aşıya erişimin sağlanması anlamında, Bakanlığımızın Haziran ayında risk gruplarına yönelik almış olduğu ücretsiz aşı temini kararıyla birlikte, Türkiye aşıya erişim kolaylığı itibariyle dünyanın en geniş koruyucu sağlık hizmeti sunan ülkelerinden biri oldu.”
Pfizer’in, üretimi 2,5 sene süren konjüge pnömokok aşısı için ABD ve İrlanda’nın ardından dünyadaki üçüncü üretim tesisini Kasım 2012’de İstanbul’da açtığını belirten Uluışık, “Bu yatırımla Türkiye pnömokok aşısı açısından kendi ihtiyacını karşılayan ülke konumuna geldi. Bu kapsamda İstanbul’daki üretim tesisimizde 14 milyondan fazla aşının üretimini gerçekleştirdik” diye konuştu.