“2022’DE ÖZGÜR, DEMOKRATİK, EŞİTSİZLİKLERDEN ARINMIŞ, SAVAŞLARA YER OLMAYAN MESLEĞİMİZİN DEĞERİNİ YENİDEN KAZANDIĞIMIZ YENİ BİR DÜNYANIN İÇİNDE YERİMİZİ ALMAYI DİLİYORUZ”
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajda şunları kaydetti:
“Dünya küresel neoliberal ekonomilerin tahribatı altında 2020 yılını küresel bir salgınla karşılamıştı. Ciddi bir yıkımla geçen iki yıl boyunca bitmediği gibi 2021 yılının sonunda yeni yıla da bu salgının cenderesinde gireceğimiz kesinleşti.
Anımsarsanız, 2021 yılına umutlarla girmek, tükettiğimiz değerlerden doğaya ve dahi insanlığımıza, yitirdiklerimizle şekillenmiş bu dünyanın yeni bir yılda aynı dünya olmaması için mücadele etmek üzere sözümüz var demiştik.
Bu salgında tamamı COVID-19 olmamakla birlikte salgın yönetiminin doğru yapılandırılmadığı koşullarda sağlığa erişimin kısıtlanması da eklenerek karşımıza çıkan fazladan ölümlerle 200 bini aşan insanımızı kaybettik. Sağlığı piyasaya terk eden, sağlık çalışanlarını köleleştiren bu düzende güvenli çalışma ortamlarının olmaması, koruyucu sağlık hizmetleri yerine salgının hastanelerde karşılanması sonucu her biri biricik yüzlerce sağlık çalışanını yitirdik, yitirmeye de devam ediyoruz. Bu neoliberal politikalar sürdükçe daha sık küresel salgınlarla karşı karşıya kalacağımız ve yıkımlarla yüzleşmek zorunda olacağımız da açık. Sonuna geldiğimiz bu yıl içinde yalnız küresel salgınla değil, derinleşen eşitsizlikler, yoksulluk ve koruyucu sağlık hizmetlerinden el çekmiş sağlık politikalarıyla ağırlaşan bir kusursuz fırtına ile mücadele etmek zorunda kaldık. Fırtınanın şiddeti artarken, derinleşmenin ötesinde yaygınlaşan yoksulluk hepimizi etkilediği gibi, insanlarımız artık açlıkla karşı karşıya.
Pandemi Yönetiminin Temel Taşları
“YALNIZ KÜRESEL SALGINLA DEĞİL, DERİNLEŞEN EŞİTSİZLİKLER, YOKSULLUK VE KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNDEN EL ÇEKMİŞ SAĞLIK POLİTİKALARIYLA AĞIRLAŞAN BİR KUSURSUZ FIRTINA İLE MÜCADELE ETMEK ZORUNDA KALDIK. FIRTINANIN ŞİDDETİ ARTARKEN, DERİNLEŞMENİN ÖTESİNDE YAYGINLAŞAN YOKSULLUK HEPİMİZİ ETKİLEDİĞİ GİBİ, İNSANLARIMIZ ARTIK AÇLIKLA KARŞI KARŞIYA”
Türk Tabipleri Birliği salgınla etkili bir mücadele için siyasi otoritenin algı yönetimine karşı şeffaflık talebini bıkmadan yineleyerek; hastalardan ölümlere, aşılardan varyantlara çoğalttı. Önerileriyle sağlık boyutu ötesinde sosyopolitik ve ekonomik boyutuyla pandemi yönetiminin temel taşlarını tanımlamaya gayret etti. Türkiye’de resmi olarak ilk COVID-19 vakasının duyurulduğu 11 Mart 2020’nin birinci yıldönümünde başlattığı “Pandeminin Türkiye’de Birinci Yılı: Doğa, İnsan ve Geleceğimiz” başlıklı uluslararası sempozyumda, Dünya Tabipler Birliği Başkanı Dr. David Barbe’ın açılış konuşmasıyla başlayan sempozyum kapsamında 3’ü forum olmak üzere 12 oturumda, her biri alanında yetkin 15’i yurtdışından olmak üzere 34 konuşmacı patriyarkal neoliberal kapitalizmin hem pandeminin ortaya çıkmasındaki etkisine hem de pandemiyle birlikte derinleşen krizine ışık tuttu. Oturumlarda pandeminin toplumsal-siyasal düzlemde yarattığı eşitsizlikler ve ayrımcılıklar gerek toplumsal yaşamdan örneklerle gerekse ayrıntılı incelemelerin ürünü verilerle ele alındı. Dünyanın farklı coğrafyalarından ve Türkiye’den hak ve emek mücadelesi yürütenler sorunlarını anlatmakla kalmadı, “ne yapmalı” sorusuna da deneyimleri ve çözüm önerileri ile yanıt aradı. TTB’nin Periscope ve Youtube kanallarından Türkçe, Ankara Tabip Odası’nın Youtube kanalından ise İngilizce olarak yayımlanan sempozyum 10 günün sonunda toplamda 100 bini aşan bir izlenme sayısına ulaştı.
Kamuoyunu aydınlatma çabasını ayrıntılı raporlar, çevrimiçi yayınlar ve pandemide merak ettiklerimize dair düzenli yayınlarla sürdürürken, Türk Tabipleri Birliği’nin halkın sağlığını koruma ödevini aksatmamak için yaptıkları bu yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin halkın haber ve bilgi alma, gerçekleri öğrenme, ifade özgürlüğünü kullanma, akademik özerklik, sağlık ve eğitim hakkını savunma konusunda mücadelemize “kurum dalında” Basın Özgürlüğü 2021 Ödülü olarak yansıdı ve Çağdaş Gazeteciler Derneği ile Halkevleri 9. Basın, Sanat ve Dayanışma ödüllerinde yerini buldu.
“SALGININ EN AĞIR YÜKÜ ALTINDA EZİLEN HEKİMLERİN İNANILMAZ ÖZVERİSİNİN ÖZLÜK HAKLARIMIZ BAĞLAMINDA HİÇBİR SOMUT KARŞILIĞI OLMADI. SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI KESİLİP BUDANDI, ŞİDDETİN DİLİ TOPLUMDA YAYGINLAŞTIRILIRKEN KAÇINILMAZ BİÇİMDE SAĞLIKTA ŞİDDET HIZ KESMEDEN SÜRÜYOR”
Tüm bu olumsuz koşullarda Türk Tabipleri Birliği meslektaşlarının hakları ile birlikte hekimlik değerlerinden ödün vermeden halkın sağlık hakkını korumak için de mücadelesini sürdürüp, özgür, demokratik, laik bir ülkede barış içinde sağlıkla yaşama iradesine sahip çıkarken, salgında yitirdiğimiz 200 binin üzerinde yurttaşımızın yaşam hakkını gözeten bir yerden önlenebilir ölümleri engellemek için gerekli adımları atmayan sorumlular hakkında 10 Aralık 2021 günü İnsan Hakları Haftası başlarken “yaşam hakkı ihlali” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Sosyal Demokrasi Derneği Türk Tabipleri Birliği’ni bu hafta içinde İnsan Hakları Ödülüne layık görerek, çabamızı onurlandırdı. Meslektaşlarımız adına Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat akademisinden, 7. Uluslararası Anadolu Tiyatro Ödüllerine onur ödülleri ile ödüllendirildik.
Sağlıkta Şiddet Yasası Kesilip Budandı
Tüm bu ödüller bizleri onurlandırırken, ne yazık ki yanlış politikalar yüzünden yönetilemeyen salgının en ağır yükü altında ezilen hekimlerin inanılmaz özverisinin özlük haklarımız bağlamında hiçbir somut karşılığı olmadı. Sağlıkta şiddet yasası kesilip budandı, şiddetin dili toplumda yaygınlaştırılırken kaçınılmaz biçimde sağlıkta şiddet hız kesmeden sürüyor. Meslek hastalığı talebi hiç yokmuş gibi davranan bir siyasi otoriteyle karşı karşıyayız.
Emeğimize yabancılaştırıldığımız, mesleğimizin değersizleştirildiği koşullarda meslek örgütümüzün tüm bileşenlerin katılımıyla hak mücadelesini güçlendirdiği, Ekim ayından itibaren talepleri hep birlikte dillendirdiğimiz haftalık buluşmalarla, “Karanlığa karşı Önlüğümüzün Beyazına Sahip Çıkıyoruz” diyerek Beyaz Yürüyüş ve ardından Beyaz Forumla yükselttiğimiz “Emek Bizim, Söz Bizim” eylemlerinin, telaşla meclise taşınan bir tasarıya dönüştüğünü gördük. Telaşın bizlere gene eşitsizlik olarak yansıması, parçalı ve güvencesiz bir çalışma rejiminde hekimlerin arasındaki farkın daha da derinleştirildiği, çalışma arkadaşlarımızın hiç görülmediği koşullarda bunun daha başlangıç olduğunu hatırlatıp tasarı tümden geri çekilince, 15 Aralık günü tüm Türkiye’de hekimler G(ö)REV’inin gereğini yerine getirdi, taleplerinden vazgeçmediğini bir kez daha haykırdı. Haklarımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın, haklar hepimizin olacak.
Gelenekten geleceğe taşıdığımız mücadelemizle gelecek bu yeni yılda, 2022’de özgür, demokratik, eşitsizliklerden arınmış, savaşlara yer olmayan mesleğimizin değerini yeniden kazandığımız yeni bir dünyanın içinde yerimizi alma dileğiyle tüm meslektaşlarımızın, bütün çalışma arkadaşlarımızın, bu mücadelenin öznesi tüm yol arkadaşlarımızın yeni yılını kutluyorum. Bundan sonrasını değerlerimizle, sağlıkla karşılayacağımız yıllarımız olsun!”