Prof. Dr. Sabahattin Aydın

37.741 yataklı 29 şehir hastane projesi için Yüksek Planlama Kurulu (YPK) onayı alındı. 30.691 yataklı 21 projenin sözleşmesi imzalandı. Sözleşmesi imzalanan projelerin yatırım tutarı 22,2 milyar TL

Sözleşmesi imzalanan 29 hastane projesinin; bina kullanım bedeli ve binanın bakım onarım idamesine ilişkin 6 zorunlu hizmet için 25 yıl boyunca yıllık 5,4 Milyar TL ödenecek

Prof. Dr. Sabahattin Aydın: “Dünya Sağlık Örgütü için sağlık sisteminin hedefleri: Sağlığın iyileştirilmesi, toplumun beklentilerine duyarlılık ve hakkaniyetli finansman… Sağlık finansmanı sadece sigortacılık ya da sadece hastaların tedavisine yönelik ayrılan kaynaklar gibi değerlendirilmemeli”

Türkiye Sağlık Platformu (TÜSAP) Vizyon Toplantıları, geçtiğimiz Eylül ayında, İstanbul’da sağlık sektörünün liderlerini bir araya getirdi. Sağlıkta finansman kullanımının geleceği, enstrümanlar, uygulamalar ve sürdürülebilirlik konuları tartışıldı.

Toplantı, sektörün liderlerini ağırladı; Bakanlıklar, üniversiteler, sivil toplum örgütleri temsilcileri yanı sıra GE Sağlık Türkiye, Pfizer, Abbott, Mapfre yöneticileri de toplantıda hazır bulundu.

Prof. Dr. Vural Kavuncu

Toplantıda söz alan TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vural Kavuncu, “Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gelişmiş teknolojiler ve yeni ihtiyaçlara bağlı olarak sağlıkta değişim yaşanıyor. Saha beklentileri ve yeni projeler itibari ile ülkemizde bir yenilenme söz konusu… Önümüzdeki süreçte daha verimli ve özellikle sektör açısından da yerlileşme yönünde politikalara ağırlık verileceğinin şimdiden haberini verebilirim. Gelecek yılın bütçesini ve politikalarını doğrudan etkileyecek ekonomik kararlar sağlık politikalarının çok önemli bir alt öğesi oldu” diye konuştu.

 Sağlık Sisteminin 3 Hedefi

TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı ve Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ise, Dünya Sağlık Örgütünün 2000 yılı Dünya Sağlık Raporuna dikkat çekerek, “Dünya Sağlık Örgütü sağlık sisteminin hedefleri açısından baktığımızda 3 kalem sayıyor: Birincisi sağlığın iyileştirilmesi, ikincisi toplumun beklentilerine duyarlılık, üçüncüsü ise hakkaniyetli finansman… Omurgayı da bu oluşturuyor. Dolayısı ile sağlık finansmanı sadece bir sigortacılık ya da sadece hastaların tedavisine yönelik ayrılan kaynaklar gibi değerlendirilmemeli, geniş bir çerçevede ele alınmalıdır” dedi.

Hemşire Açığı 2018’de de Devam Edecek

Emin Sadık Aydın

Sağlık finansmanına ilişkin istatistiki bilgilerin yer aldığı bir sunum yapan Kalkınma Bakanlığı Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürü Emin Sadık Aydın, 10. Kalkınma Planında beyan edilen 2018 yılına ilişkin sağlıkla ilgili temel göstergeleri hatırlattı. Aydın, “2018 yılı için 10 bin kişiye düşen yatak sayısı 28,4; 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 193; 100 bin kişiye düşen hemşire sayısı 295 olarak hedeflenmişti. Yatak ve hekim sayısı yakalanabilir görülüyor fakat hemşire sayısı konusunda ciddi bir açığımız olacağını şimdiden öngörüyoruz” dedi.

Türkiye’de 2003 yılına ve OECD ortalamasına oranla hekime daha fazla müracaat edildiğini belirten Emin Sadık Aydın,  yıllık kişi başı hekime müracaat sayısı OECD ortalamasının 6,8 olduğunu, Türkiye’de ise 8,3 olarak gerçekleştiğini, 2003 yılında ise bu ortalamanın 3,4 olduğunu ifade etti.

“İlaç Harcamaları Oransal Olarak Azaldı”

Merkezi yönetim bütçesinden yatırım için tahsis edilen rakamlar dahil 2003 ve 2015 yıllarını kıyaslayan Aydın, “2003 yılında yaklaşık 70 milyar lira olan sağlık harcamamız 2015’te 117 milyara ulaşmış durumda, harcama içinde nüfusun etkisini de dikkate alarak baktığımızda 62-63 milyon seviyesinde olan 2003 nüfusundan 80 milyona bir artış var. Bu artışı dikkate almak gerekiyor. Özel sağlık harcamaları yaklaşık 25 milyar ile 2003 yılından 2015 yılına kadar yatay bir seyir izlerken dörtte üçü kamu kaynaklı 117 milyarlık sağlık harcaması rakamını kamudaki bu artış yukarıya sürüklüyor” şeklinde konuştu.

2003-2017 yılları arasındaki kamu sağlık harcamalarını tedavi harcamaları yükseltirken ilaç harcamalarının oransal olarak azaldığına vurgu yapan ve 2003 yılında toplam 37 milyar olan kamu harcamalarının 2017 yılında 87 milyara çıktığını belirten Emin Sadık Aydın, “2003 yılında 1,5 seviyelerinde olan kamu ilaç harcamalarının GSYH’ya oranı 2017 yılında 0,80 seviyelerine gelerek azalma yaşamıştır. 2016 yılında toplam 350 milyon reçete yazılmış. Bir reçetenin maliyeti toplamda 61 TL. Reçete başına 5,7 adet ilaç yazılıyor. 350 milyon ile bu rakamı çarptığımızda 2 milyar kutuluk bir ilacın reçete edilmesinden söz edebiliriz” diye konuştu.

Üniversite Hastanelerinin Borcu 5,5 Milyar TL

Sağlık alanında kamu yatırım projelerinin 8 yıldan 3 yıla çekildiğini açıklayan ve Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinin tümünü dikkate alarak merkezi bütçe sağlık yatırımlarına değinen Kalkınma Bakanlığı Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürü şunları söyledi:

“2003 yılında 1,7 milyar TL olan merkezi bütçe sağlık yatırımları 2014 yılında 2,8 Milyar TL ve 2017 başı itibari ile 7,1 Milyar TL olmuştur. Yıl içinde, bütçede ilave bir kaynak bulunur ise rakamlar revize ediliyor. Dolayısı ile bu 7,1 Milyar rakamı yukarı yönlü çıkma ihtimali de olan bir rakam. Ciddi bir artış var. Bu tabi şöyle bir etkiye de sahip: Sağlık Bakanlığı yatırımlarından gelecek olan 30 bin ilave yatak başta olmak üzere hem yatak sayısı hem makine teçhizat vb gibi ile birlikte aslında sağlık alanındaki kamu yatırımlarımız için büyük bir destek anlamına geliyor. 7,1 Milyar TL sağlık yatırımının 5,8 Milyar TL’si Sağlık Bakanlığı yatırımları, 1,2 TL’si ise üniversitelerin yatırımları. Üniversite hastanelerinin mali göstergeleri mali sürdürülebilirliği açısından oldukça kötü görünüyor. Üniversite hastanelerimizin borç durumu 5,5 milyar TL. Zaman içinde bütçeden ilave yapmak gibi bir kısım müdahaleler olmuş fakat şu anda borç gelir oranının yüzde 73’ler seviyesinde olduğunu maalesef söylemeliyiz.”

 Sözleşmesi İmzalanmayan 8 KÖİ Projesi Var

Aydın, Kamu-Özel İşbirliğiyle (KÖİ) yapılan şehir hastanelerine ilişkin şunları söyledi:

“37.741 yataklı 29 şehir hastane projesi için Yüksek Planlama Kurulu (YPK) onayı alındı. 30.691 yataklı 21 projenin sözleşmesi imzalandı. Sözleşmesi imzalanan projelerin yatırım tutarı 22,2 milyar TL, Sözleşmesi imzalananlardan Yozgat, Mersin, Isparta Şehir Hastaneleri hizmete açıldı. Adana, Ankara Bilkent (Kısmi), Kayseri, Manisa Şehir Hastaneleri 2017 yılında açılacak. Diğer projeler 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında hizmete alınacak. Henüz sözleşmesi imzalanmayan 7.050 yataklı 8 projenin yatırım tutarı yaklaşık 5,5 milyar TL. 29 hastane yüksek planlama kurulundan onay aldı. Sözleşme imzalananların sayısı 21 proje ve toplam yatırım tutarı 22,2 milyar TL.

Sözleşmesi imzalanan 29 hastane projesinin; bina kullanım bedeli ve binanın bakım onarım idamesine ilişkin 6 zorunlu hizmet için 25 yıl boyunca yıllık 5,4 Milyar TL ödenecek. Mali sürdürülebilirlikle ilgili şehir hastanelerinin hikayeye kattığı rakam bu…”

Gelecek Projeksiyonu Nasıl?

Emin Sadık Aydın, OECD 2016 istatistiklerine göre sağlık harcamalarının GSMH’ya oranının OECD ortalamasında yüzde 9, Amerika’da yüzde 16,9 gibi oldukça yüksek bir oranda seyrettiğini, Türkiye’de ise yüzde 5,2 olduğunu belirtti. Bu rakamın şu an için ciddi bir sorun oluşturmasa da gelecek için tartışılması gereken bir konu olduğuna değinerek şöyle devam etti:

“Geldiğimiz nokta itibari ile genel olarak tüm resmi toparladığımızda son 15 yılda sağlık harcamalarının GSMH’ya oranı yaklaşık yüzde 5-5,5 arasında seyrediyor. Türkiye’nin son 15 yıl içinde 3 kata yakın bir büyümesi var. Tüm bu artışları, GSMH’nın da arttığını düşünürsek o 5,5 bandını devam ettiriyoruz. OECD ortalamasının yüzde 9 olduğunu da dikkate aldığımızda şu anda mevcut sağlık harcamalarımızın düzeyinin büyük bir tehdit arz ettiği ya da ciddi alarm veriyor durumda olduğu gibi bir durum görünmediği sonucuna varıyoruz. Ancak bu tartışılması gereken bir konu…

Genç nüfusun da katkısıyla sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı OECD ortalamasının oldukça altında ancak bu düşük oranın sürekliliği mümkün görünmüyor:

  • Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde tamamlanarak şehir hastaneleri
  • Sağlık personeli sayısının 2023 yılında ulaşacağı düzey
  • Yeni sağlık teknolojilerin yaygınlık kazanması
  • Koruyucu sağlık yerine ilaç ve tedavi harcamalarının artması
  • Kişiye özel tedavi ve ilaçların sağlık gündemindeki yerinin artması
  • Yüzde 8,2 düzeyindeki yaşlı nüfusun birkaç yıl sonra yüzde 10,2 düzeyine ulaşacak olması gibi hususlar aslında bunu tartışmalı hale getiriyor.

Sadece anlık resme bakarsak çok güzel… Ülkeler arasında listenin sonundayız. Milli gelirimize kıyasla çok düşük bir sağlık harcaması var. ‘Dolayısı ile bir sorun yok’ diyemeyiz. Bunun devamı ile alakalı kafa yormamız lazım. Bu, hemen bugün çözmemiz gereken bir sorun gibi görünmüyor olsa da buradaki değişime dikkat etmemiz ve politikalarımızı buna göre şekillendirmemiz lazım.

Burada çıkardığımız bir başka ders var. ABD’deki 16,9’luk bir oran. Milli gelirini düşünürseniz ne kadar büyük bir rakama tekabül ettiğini de çıkarabilirsiniz. Çok sağlık harcaması demek elbette en iyi sağlık hizmetini vermek anlamına gelmiyor. Devasa bir milli gelir ve sağlık harcaması oranları ile hala sağlık sorunları ile boğuşabilirsiniz. Gündemin en önemli sorunlarından biri olabilir. Bu anlamda belki elde ettiğimiz başarıyı da kendi kendimize söylememiz lazım. Sağlık alanında erişilebilirlikle ilgili sonuçları da takdir etmemiz lazım.”